English    Türkçe    فارسی   

4
312-321

  • Bu dünya bir viraneye benzer, sense definesin... Definede seni aradıysam incinme bana!
  • این جهان هم‌چون خرابست و تو گنج ** گر تفحص کردم از گنجت مرنج
  • Seni küstahça sınadım... Bu suretle düşmanlara da her zaman söyleyeyim;
  • زان چنین بی‌خردگی کردم گزاف ** تا زنم با دشمنان هر بار لاف
  • Dilim seni anınca gözüm de gördüğüne tanık olsun!
  • تا زبانم چون ترا نامی نهد ** چشم ازین دیده گواهیها دهد
  • Hürmet yolunu bulduysan ey ay yüzlü sevgili, işte boynumda kefen, elimde kılıç... Huzuruna geldim! 315
  • گر شدم در راه حرمت راه‌زن ** آمدم ای مه به شمشیر و کفن
  • Ben bu eldenim başka elden değil... Lütfet, elimi ayağımı sen kes de beni, başkasına öldürtme!
  • جز به دست خود مبرم پا و سر ** که ازین دستم نه از دست دگر
  • Ayrılıktan dem vuruyorsun... Dilediğini yap, fakat beni kendinden ayırma, bunu yapma!
  • از جدایی باز می‌رانی سخن ** هر چه خواهی کن ولیکن این مکن
  • Şimdi söz ülkesine yol aldık... Fakat vakit geçti, söylemeye imkân yok!
  • در سخن آباد این دم راه شد ** گفت امکان نیست چون بیگاه شد
  • İşin dış yüzünü söyledik, içyüzü örtülü kaldı... Sağ olursak böyle kalmaz, onu da söyleriz elbet!
  • پوستها گفتیم و مغز آمد دفین ** گر بمانیم این نماند همچنین
  • Sevgilinin, âşığın özrünü reddetmesi ve hilesini yüzüne vurması
  • رد کردن معشوقه عذر عاشق را و تلبیس او را در روی او مالیدن
  • Sevgili, ağzını açıp şöyle cevap verdi: “Bizce senin halin gün gibi aydınlık ama sence gece! 320
  • در جوابش بر گشاد آن یار لب ** کز سوی ما روز سوی تست شب
  • Bu kara hileleri adalet gününde gören kişilerin önüne neye getirir, yayar dökersin ki?
  • حیله‌های تیره اندر داوری ** پیش بینایان چرا می‌آوری