English    Türkçe    فارسی   

4
3175-3184

  • Secdeye kapandı, yüzünü yerlere sürdü... koltuğunda da bir kılıç ve bir kefen vardı. 3175
  • سجده کرد و بر زمین می‌زد ذقن ** در بغل کرده پسر تیغ و کفن
  • Padişah şenlikler yaptırdı şehir halkı sevindi, o ümidini kesmiş gelinde muradına erdi.
  • شاه آیین بست و اهل شهر شاد ** وآن عروس ناامید بی‌مراد
  • Âlem yeni baştan dirildi, parladı! Şaşarım doğrusu o günde bir gündü bugün de bir gün!
  • عالم از سر زنده گشت و پر فروز ** ای عجب آن روز روز امروز روز
  • Padişah ona öyle bir düğün yaptı ki köpeklerin önüne bile gülsuyu şerbeti kondu.
  • یک عروسی کرد شاه او را چنان ** که جلاب قند بد پیش سگان
  • Büyücü kocakarı kederinden geberdi... çirkin yüzünü de cehennem Malikine tapşırdı çirkin huyunu da!
  • جادوی کمپیر از غصه بمرد ** روی و خوی زشت فا مالک سپرد
  • Şehzade o kocakarı benim aklımı nasıl oldu da çeldi diye hayretlere düşmüştü! 3180
  • شاه‌زاده در تعجب مانده بود ** کز من او عقل و نظر چون در ربود
  • Güzellikte aya benzeyen ve güzellerin güzellik yolunu kesip vuran gelini görünce,
  • نو عروسی دید هم‌چون ماه حسن ** که همی زد بر ملیحان راه حسن
  • Aklı başından gitti düşüp bayıldı... tam üç gün aklı başına gelmedi!
  • گشت بیهوش و برو اندر فتاد ** تا سه روز از جسم وی گم شد فاد
  • Üç gün üç gece kendisini kaybetti. Halk onun baygınlığından meraka düştü.
  • سه شبان روز او ز خود بیهوش گشت ** تا که خلق از غشی او پر جوش گشت
  • Gül suları ile, ilâçlarla nihayet kendisine geldi... yavaş yavaş açıldı, iyiyi, kötüyü anlamaya başladı.
  • از گلاب و از علاج آمد به خود ** اندک اندک فهم گشتش نیک و بد