English    Türkçe    فارسی   

4
3505-3514

  • Dedi ki: "Durma, hemen bana iman ederken ne diyeceğini öğret de derhal eski zünnarımı keseyim! 3505
  • که هلا بشتاب و ایمان عرضه کن ** تا ببرم زود زنار کهن
  • Canıma bir ateştir saldılar... bir şeytana , candan bir iltifattır ettiler.
  • آتشی در جان من انداختند ** مر بلیسی را به جان بنواختند
  • Senin dostunum seni görmeden duramam... Allahya hamt olsun bu dostluk, nihayet elimi tuttu.
  • دوستی تو و از تو ناشکفت ** حمدلله عاقبت دستم گرفت
  • Sohbetlerin bir kimya idi herhalde... gönül evinden ayağın eksik olmasın!
  • کیمیایی بود صحبتهای تو ** کم مباد از خانه‌ی دل پای تو
  • Sen cennet fidanından bir daldın... ona yapıştım da beni cennete dek götürdü.
  • تو یکی شاخی بدی از نخل خلد ** چون گرفتم او مرا تا خلد برد
  • Bedenimi kapıp götüren bir seldi... bu sel, beni de lûtuf ve ihsan denizinin kıyısına dek iletti. 3510
  • سیل بود آنک تنم را در ربود ** برد سیلم تا لب دریای جود
  • Su ümidiyle sele doğru gittim; fakat denizi gördüm, kile kile inciler elde ettim."
  • من به بوی آب رفتم سوی سیل ** بحر دیدم در گرفتم کیل کیل
  • İsrailoğlu ona hadi, şimdi su al diye tas getirdi. Kıpti dedi ki: Yürü git sular gözümde hor hakîr oldu.
  • طاس آوردش که اکنون آب‌گیر ** گفت رو شد آبها پیشم حقیر
  • Allah müminleri satın aldı sırrından bir şerbet içtim ki artık kıyamete kadar susamam ben!
  • شربتی خوردم ز الله اشتری ** تا به محشر تشنگی ناید مرا
  • Irmaklara kaynaklara su ihsan eden, içimde bir kaynaktır coşturdu!
  • آنک جوی و چشمه‌ها را آب داد ** چشمه‌ای در اندرون من گشاد