English    Türkçe    فارسی   

4
3684-3693

  • ور ازو غافل نبودی نفس تو ** کی چنان کردی جنون و تفس تو
  • O halde aklın usturlap aleti gibidir ki, onunla varlık güneşinin yakınlığını bilirsin. (T.M.) 3685
  • پس تو و عقلت چو اصطرلاب بود ** زین بدانی قرب خورشید وجود
  • Aklın sana yakınlığı ve sendeki varlığı bile, anlatılmaz haldeyken ve o yolda, akıldan bahsedilmezken bile, Hakk’ın sana yakınlığındaki keyfiyetsizlik, daha yücedir. (T.M.)
  • قرب بی‌چونست عقلت را به تو ** نیست چپ و راست و پس یا پیش رو
  • قرب بی‌چون چون نباشد شاه را ** که نیابد بحث عقل آن راه را
  • Parmağındaki hareket, parmağının önünden, ardından, sağından, solundan değildir. (T.M.)
  • نیست آن جنبش که در اصبع تراست ** پیش اصبع یا پسش یا چپ و راست
  • Uyku ve ölüm halinde, o hareket parmaktan gider... Uyanınca, yine avdet eder. (T.M.)
  • وقت خواب و مرگ از وی می‌رود ** وقت بیداری قرینش می‌شود
  • O hareket, parmağına hangi yoldan geliyor? Nitekim o olmasa, parmağının faydası kalmaz. (T.M.) 3690
  • از چه ره می‌آید اندر اصبعت ** که اصبعت بی او ندارد منفعت
  • Gözünde ve gözbebeğinde olan görüş nuru, altı cihetten de gelmiyor. Fakat hangi yolla geliyor? (T.M.)
  • نور چشم و مردمک در دیده‌ات ** از چه ره آمد به غیر شش جهت
  • Halk âlemi, cihetlidir; emir ve sıfatlar âlemi ise, bila cihettir. (T.M.)
  • عالم خلقست با سوی و جهات ** بی‌جهت دان عالم امر و صفات
  • Güzelim! Emir âlemini cihetsiz bil! Emir âlemi cihetsiz olunca, onun sahibi bulunan Cenab-ı Hakk, elbette cihetten münezzehtir. (T.M.)
  • بی‌جهت دان عالم امر ای صنم ** بی‌جهت‌تر باشد آمر لاجرم