English    Türkçe    فارسی   

4
3689-3698

  • Uyku ve ölüm halinde, o hareket parmaktan gider... Uyanınca, yine avdet eder. (T.M.)
  • وقت خواب و مرگ از وی می‌رود ** وقت بیداری قرینش می‌شود
  • O hareket, parmağına hangi yoldan geliyor? Nitekim o olmasa, parmağının faydası kalmaz. (T.M.) 3690
  • از چه ره می‌آید اندر اصبعت ** که اصبعت بی او ندارد منفعت
  • Gözünde ve gözbebeğinde olan görüş nuru, altı cihetten de gelmiyor. Fakat hangi yolla geliyor? (T.M.)
  • نور چشم و مردمک در دیده‌ات ** از چه ره آمد به غیر شش جهت
  • Halk âlemi, cihetlidir; emir ve sıfatlar âlemi ise, bila cihettir. (T.M.)
  • عالم خلقست با سوی و جهات ** بی‌جهت دان عالم امر و صفات
  • Güzelim! Emir âlemini cihetsiz bil! Emir âlemi cihetsiz olunca, onun sahibi bulunan Cenab-ı Hakk, elbette cihetten münezzehtir. (T.M.)
  • بی‌جهت دان عالم امر ای صنم ** بی‌جهت‌تر باشد آمر لاجرم
  • Akıl, âlem-i emirden bulunduğu cihetle, cihetsiz olunca, Alam-ül Beyan olan Allah, akıldan üstün akıl, candan üstün candır. (T.M.)
  • بی‌جهت بد عقل و علام البیان ** عقل‌تر از عقل و جان‌تر هم ز جان
  • Hiçbir mahluk, ona alakasız değildir. Lakin bu alaka, keyfiyetsizdir. (T.M.) 3695
  • بی‌تعلق نیست مخلوقی بدو ** آن تعلق هست بی‌چون ای عمو
  • Zira ruhta ne kavuşma vardır, ne ayrılma... Fakat zan, ayrılmak ve kavuşmaktan başka bir şey bilmez! (T.M.)
  • زانک فصل و وصل نبود در روان ** غیر فصل و وصل نندیشد گمان
  • Ayrılma ve kavuşmadan başka bir delil ara. Lakin kavuşma ile ayrılmadan başka delil aramak, hastayı teskin eylemez. (T.M.)
  • غیر فصل و وصل پی بر از دلیل ** لیک پی بردن بننشاند غلیل
  • Asıldan uzaksan, yakınlığa doğru daima iz ara ki, sendeki erlik damarı, seni vuslata götürsün. (T.M.)
  • پی پیاپی می‌بر ار دوری ز اصل ** تا رگ مردیت آرد سوی وصل