English    Türkçe    فارسی   

4
402-411

  • Zaten ihtiyar ve iradenin sonu da budur, yani insanın mevhum irade ve ihtiyarının bu makamda yok oluşudur.
  • منتهای اختیار آنست خود ** که اختیارش گردد اینجا مفتقد
  • Zaten nihayet o, mevhum varlıktan mahvolmasaydı hiçbir ihtiyar ve iradeden lezzet alamaz, zevk bulamazdı.
  • اختیاری را نبودی چاشنی ** گر نگشتی آخر او محو از منی
  • Dünyada ister yenecek lokma olsun, ister içilecek bir şey... Onun lezzeti, lezzetten kesilmesinin fer’idir. (İnsan, yediği, içtiği şeylerin lezzetini kaybetmedikçe yiyeceği ve içeceği şeylerden lezzet alamaz. Maddi lezzetlerden kesilmedikçe manevi lezzeti bulamaz)
  • در جهان گر لقمه و گر شربتست ** لذت او فرع محو لذتست
  • Lezzetten geçen gerçi bütün lezzetlere aldırış etmez bir hale gelir ama hakikatte kendisi lezzet kesilir, lezzetten hiç ayrılmaz olur! 405
  • گرچه از لذات بی‌تاثیر شد ** لذتی بود او و لذت‌گیر شد
  • Söz, ancak budur: “İnsanlar kardeştir” ve “Âlimler, tek bir insan gibidir” hadislerinin şerhi, bilhassa Davud ve Süleyman Peygamberlerle diğer peygamberlerin -aleyhisselâm- birliği, birisini inkâr edenin, hiçbir peygambere iman etmemiş sayılacağı. Birlik alâmeti olarak o binlerce evden birini yıktın mı hepsinin yıkılmış ve bir duvarın bile ayakta kalmamış olacağı, Allah’ın “Biz onların arasından bir tanesini bile ayırt etmeyiz” demesi… Âkil kişiye bir işaret yeter, zaten bu, işareti de geçti ya!
  • شرح انما المؤمنون اخوة والعلماء کنفس واحدة خاصه اتحاد داود و سلیمان و سایر انبیا علیهم‌السلام کی اگر یکی ازیشان را منکر شوی ایمان به هیچ نبی درست نباشد و این علامت اتحادست کی یک خانه از هزاران خانه ویران کنی آن همه ویران شود و یک دیوار قایم نماند کی لانفرق بین احد منهم و العاقل یکفیه الاشارة این خود از اشارت گذشت
  • Bu iş senin zorunla, senin kuvvetinle olmayacak ama o mescidi, oğlun yapacak!
  • گرچه بر ناید به جهد و زور تو ** لیک مسجد را برآرد پور تو
  • Ey hikmet sahibi, onun yaptığı senin yaptığındır... Evveline evvel olmayan bir zamandan beri inananlar, birbirlerinin aynıdır, birdir onlar!
  • کرده‌ی او کرده‌ی تست ای حکیم ** مومنان را اتصالی دان قدیم
  • İnananlar sayılıdır, çoktur ama iman birdir... Cisimleri çoktur ama canları tektir.
  • مومنان معدود لیک ایمان یکی ** جسمشان معدود لیکن جان یکی
  • İnsanda öküzün, eşeğin anlayışından ve canından başka bir akıl, başka bir can vardır.
  • غیرفهم و جان که در گاو و خرست ** آدمی را عقل و جانی دیگرست
  • O deme erişen, o makamda Allah velisi olan kişide de, insandaki candan, akıldan başka ve ayrı bir can ve akıl vardır. 410
  • باز غیرجان و عقل آدمی ** هست جانی در ولی آن دمی
  • Hayvani canlarda birlik yoktur... Sen bu birliği rüzgârın ruhunda arama!
  • جان حیوانی ندارد اتحاد ** تو مجو این اتحاد از روح باد