English    Türkçe    فارسی   

4
702-711

  • Dedi ki: Yarabbi, senin duaları kutlu izleri yomlu has kulların varsa,
  • گفت یا رب گر ترا خاصان هی‌اند ** که مبارک‌دعوت و فرخ‌پی‌اند
  • Onların hürmetine lütfunun bir sanat göstermesini diliyorum... şimdicek bu odun yığını altın olsun!
  • لطف تو خواهم که میناگر شود ** این زمان این تنگ هیزم زر شود
  • Bunu der demez bir de gördüm ki odunlar altın olmuş, yeryüzünde ateş gibi parlayıp duruyorlar!
  • در زمان دیدم که زر شد هیزمش ** هم‌چو آتش بر زمین می‌تافت خوش
  • Ben bunu görünce kendimden geçtim... bir hayli zaman baygın kaldım. O şaşkınlığım geçip kendime gelince, 705
  • من در آن بی‌خود شدم تا دیرگه ** چونک با خویش آمدم من از وله
  • Dedi ki: Allah’ın o ulular, gayret sahibi ve şöhretten kaçar kişilerse,
  • بعد از آن گفت ای خداگر آن کبار ** بس غیورند و گریزان ز اشتهار
  • Onların hürmetine yine bu altını hemen odun yap, eski haline getiriver!
  • باز این را بند هیزم ساز زود ** بی‌توقف هم بر آن حالی که بود
  • Bu söz üzerine derhal o altın dallar, yine odun oldu... o erin işini görünce akıl da sarhoş oldu, kendisinden geçti. Bakış da!
  • در زمان هیزم شد آن اغصان زر ** مست شد در کار او عقل و نظر
  • Ondan sonra odunlarını yükleyip yürüdü... Hızlı hızlı önümden şehre gitti!
  • بعد از آن برداشت هیزم را و رفت ** سوی شهر از پیش من او تیز و تفت
  • O padişahtan, ardından gidip müşküllerini sormak, sözünü duymak istedim ama, 710
  • خواستم تا در پی آن شه روم ** پرسم از وی مشکلات و بشنوم
  • Heybeti mâni oldu gidemedim... Bayağı kişilerin has erlere varmasına yol yok!
  • بسته کرد آن هیبت او مر مرا ** پیش خاصان ره نباشد عامه را