English    Türkçe    فارسی   

4
721-730

  • Ey doğru yolu bulanlar, salâ dedim size... Rıdvan, şimdicek cennet kapısını açtı.
  • الصلا گفتیم ای اهل رشاد ** کین زمان رضوان در جنت گشاد
  • Süleyman dedi ki: “Ey elçiler, gidin, Belkıs’a varın, onu bu dine inandırın!
  • پس سلیمان گفت ای پیکان روید ** سوی بلقیس و بدین دین بگروید
  • Deyin ki: Hep buraya gelin... Çabuk şüphe yok ki Allah, sizi esenlik yurduna çağırtmada!
  • پس بگوییدش بیا اینجا تمام ** زود که ان الله یدعوا بالسلام
  • Ey devlet isteyen, tez buraya gel... Bu zaman, feyiz zamanı, kapıların açıldığı çağ!
  • هین بیا ای طالب دولت شتاب ** که فتوحست این زمان و فتح باب
  • Ey dilemeyen sen de gel... Sen de gel de bu vefalı sevgiliden dilek sahibi olasın! 725
  • ای که تو طالب نه‌ای تو هم بیا ** تا طلب یابی ازین یار وفا
  • Allah sırrını kutlasın, İbrahim Edhemin ülkesinden göçmesindeki sebep ve Horasan saltanatını terk etmesi
  • سبب هجرت ابراهیم ادهم قدس الله سره و ترک ملک خراسان
  • Sen de Edhem gibi devlet ve saltanatı hemencecik terk et de ebedi bir saltanata eriş!
  • ملک برهم زن تو ادهم‌وار زود ** تا بیابی هم‌چو او ملک خلود
  • İbrahim Edhem, geceleyin tahtında uyumaktaydı. Gözcüler, bekçiler de damda gürültü edip duruyorlardı.
  • خفته بود آن شه شبانه بر سریر ** حارسان بر بام اندر دار و گیر
  • Padişah, bekçilerin hırsızları ve kötü kişileri defetmelerini istemiyordu.
  • قصد شه از حارسان آن هم نبود ** که کند زان دفع دزدان و رنود
  • Çünkü kendisinin adâlet sahibi olduğunu, kendisine hiçbir kötülük gelmeyeceğini biliyordu, gönlü emindi.
  • او همی دانست که آن کو عادلست ** فارغست از واقعه آمن دلست
  • Muratları, dilekleri koruyan adalettir... Geceleyin damlarda sopalarını kakıp gezen bekçiler değil! 730
  • عدل باشد پاسبان گامها ** نه به شب چوبک‌زنان بر بامها