English    Türkçe    فارسی   

4
741-750

  • Su, pis bile olsa yine tabiatı bakidir... O tabiatla gam ateşini söndürür!
  • گر نجس شد آب این طبعش بماند ** که آتش غم را به طبع خود نشاند
  • İş bu yüzden güzel sesi dinlemek âşıklara gıdadır... Çünkü güzel ses dinlemede kalp huzuru ve Allah ile birleşme zevki vardır.
  • پس غدای عاشقان آمد سماع ** که درو باشد خیال اجتماع
  • Adamın içindeki hayâller kuvvetlenir, hatta hayaller, o güzel sesten, o güzel nağmeden suretlere bürünür.
  • قوتی گیرد خیالات ضمیر ** بلک صورت گردد از بانگ و صفیر
  • Suya ceviz atanın ateşi nasıl kuvvetlendiyse aşk ateşi de güzel seslerle kuvvet bulunur!
  • آتش عشق از نواها گشت تیز ** آن چنان که آتش آن جوزریز
  • Susuz adamın ceviz ağacına binip silkelemesi ve cevizlerin çukurdaki, erişemediği suya düşmesi, bu suretle suyun sesini duyup onunla zevklenmesi, neşelenmesi
  • حکایت آن مرد تشنه کی از سر جوز بن جوز می‌ریخت در جوی آب کی در گو بود و به آب نمی‌رسید تا به افتادن جوز بانگ آب# بشنود و او را چو سماع خوش بانگ آب اندر طرب می‌آورد
  • Su, pek derin yerdeydi... Susuzun biri suyun üst tarafında bulunan ceviz ağacına binmiş, ağacı silkeliyordu. 745
  • در نغولی بود آب آن تشنه راند ** بر درخت جوز جوزی می‌فشاند
  • Ağaçtan cevizler, suya düştükçe suyun sesini dinliyor, sudan meydana gelen habbeleri seyrediyordu.
  • می‌فتاد از جوزبن جوز اندر آب ** بانگ می‌آمد همی دید او حباب
  • Bir akıllı adam, bunu görüp dedi ki: Yiğidim bu cevizler, seni susatır!
  • عاقلی گفتش که بگذار ای فتی ** جوزها خود تشنگی آرد ترا
  • Suya bir hayli ceviz düşüyor ama su derinde... Senden uzakta!
  • بیشتر در آب می‌افتد ثمر ** آب در پستیست از تو دور در
  • Sen, yukarıdan aşağıya zahmetlerle ininceye kadar su da onları daha uzağa götürecek!
  • تا تو از بالا فرو آیی به زور ** آب جویش برده باشد تا به دور
  • Adam dedi ki: Benim bu ağaç silkelemeden maksadım ceviz toplamak değil... Görünüşe bakma da maksadıma iyi dikkat et! 750
  • گفت قصدم زین فشاندن جوز نیست ** تیزتر بنگر برین ظاهر مه‌ایست