English    Türkçe    فارسی   

4
792-801

  • Ey işte, güçte Allah’ın zıddına ders gösteren, kork... Sen de Allah askerleri arasındasın.
  • ای نموده ضد حق در فعل درس ** در میان لشکر اویی بترس
  • Cüz’ünün cüz’ü bile ona uymuştur, onun askeridir. Şimdi nifak yüzünden sana muti görünür!
  • جزو جزوت لشکر از در وفاق ** مر ترا اکنون مطیع‌اند از نفاق
  • Allah, gözüne, “Onu sık” dese göz ağrısı senin yüzlerce defa kökünü kazır!
  • گر بگوید چشم را کو را فشار ** درد چشم از تو بر آرد صد دمار
  • Dişine “Ona bir ceza ver” dese bir de bakarsın ki dişin, kulağını çekip burmaya başlar! 795
  • ور به دندان گوید او بنما وبال ** پس ببینی تو ز دندان گوشمال
  • Tıp kitabını aç da hastalıklar bahsini oku... Ten askerinin neler yaptığını gör!
  • باز کن طب را بخوان باب العلل ** تا ببینی لشکر تن را عمل
  • Mademki her şeyin canının canı odur, canın canıyla düşmanlığa girişmek kolay mıdır?
  • چونک جان جان هر چیزی ویست ** دشمنی با جان جان آسان کیست
  • Belkıs, cin ve şeytan askerlerini bir tarafa bırak, çünkü onlar, benim emrime canla başla uyarlar, benim hükmümle saflar yararlar!
  • خود رها کن لشکر دیو و پری ** کز میان جان کنندم صفدری
  • Belkıs, önce saltanatı bırak... Çünkü beni buldun mu bütün devlet ve mal, mülk senin olur!
  • ملک را بگذار بلقیس از نخست ** چون مرا یابی همه ملک آن تست
  • Yanıma gelince zaten anlayacaksın ki bensiz bir hamam nakşından, hamamdaki bir resimden ibaretmişsin! 800
  • خود بدانی چون بر من آمدی ** که تو بی من نقش گرمابه بدی
  • Resim, ister padişah resmi olsun, ister zengin resmi... Değil mi ki resimdir, candan nasibi yoktur!
  • نقش اگر خود نقش سلطان یا غنیست ** صورتست از جان خود بی چاشنیست