English    Türkçe    فارسی   

5
1059-1068

  • Bir adam tabak olsa da tabaklık sanatını yaparken kirli bir hırka giyse bu hırka, onun zenginliğini ululuğunu azaltmaz ki.
  • در دباغی گر خلق پوشید مرد  ** خواجگی خواجه را آن کم نکرد 
  • Demirci, demir döverken yırtık pırtık bir elbiseye bürünse halk yanında itibarı eksilmez ki. 1060
  • وقت دم آهنگر ار پوشید دلق  ** احتشام او نشد کم پیش خلق 
  • Şu halde kibir elbisesini bedeninden çıkar. Bir şey belleyip öğrenme hususunda aşağılık bir elbiseye bürün.
  • پس لباس کبر بیرون کن ز تن  ** ملبس ذل پوش در آموختن 
  • Bilgi sahibi olmanın yolu sözledir. Sanat bellemenin yolu işle.
  • علم آموزی طریقش قولی است  ** حرفت آموزی طریقش فعلی است 
  • Yokluk istiyorsan o, konuşup görüşmeyle kaimdir. Bu hususta ne dilin işe yarar ne elin.
  • فقر خواهی آن به صحبت قایمست  ** نه زبانت کار می‌آید نه دست 
  • Can yokluk bilgisini bir candan beller. Bu bilgi ne defterden bellenir, ne dilden!
  • دانش آن را ستاند جان ز جان  ** نه ز راه دفتر و نه از زبان 
  • O rumuz, yolcunun gönlünde varsa, ben de remizler bilirim derse yolcu, henüz remizleri bilmiyor demektir. 1065
  • در دل سالک اگر هست آن رموز  ** رمزدانی نیست سالک را هنوز 
  • Yolcunun gönlü açılır,nurlanırsa o vakit Tanrı, “senin göğsünü açmadık mı? Seni ferahlandırmadık mı?” buyurur.
  • تا دلش را شرح آن سازد ضیا  ** پس الم نشرح بفرماید خدا 
  • Senin içini açtık göğsünü ferahlattık.
  • که درون سینه شرحت داده‌ایم  ** شرح اندر سینه‌ات بنهاده‌ایم 
  • Sense hala onu dışarıdan istemektesin. Süt sağılan yer, sensin de sen, başkalarının süt sağmasını bekliyorsun.
  • تو هنوز از خارج آن را طالبی  ** محلبی از دیگران چون حالبی