English    Türkçe    فارسی   

5
1630-1639

  • Bunlar arştan cennetlere giderler. Alemde o ırmaklardan çok az bir şey görünür. 1630
  • پس ز عرش اندر بهشتستان رود  ** در جهان هم چیزکی ظاهر شود 
  • Gerçi o dört ırmağın burada görünen cüzleri bulanıktır ya. Neden? Acı yokluk zehrinden.
  • گرچه آلوده‌ست اینجا آن چهار  ** از چه از زهر فنا و ناگوار 
  • O dört ırmaktan şu kara toprağa bir yudumcuk serptiler de bir fitnedir kopardılar.
  • جرعه‌ای بر خاک تیره ریختند  ** زان چهار و فتنه‌ای انگیختند 
  • Bu suretle aşağılık kişiler, onların aslını arasınlar, bunu dilediler. Fakat adam olmayanlar bunlara kani olup gittiler.
  • تا بجویند اصل آن را این خسان  ** خود برین قانع شدند این ناکسان 
  • Tanrı çocukları beslemek, yetiştirmek için sütü verdi, her kadının göğsünü bu süt ırmağına kaynak yaptı.
  • شیر داد و پرورش اطفال را  ** چشمه کرده سینه‌ی هر زال را 
  • Şarap ırmağını, gamı defetmek, düşünceyi gidermek ve insana kuvvet ve cesaret vermek için üzümden akıttı. 1635
  • خمر دفع غصه و اندیشه را  ** چشمه کرده از عنب در اجترا 
  • Bal ırmağına da arının için kaynak etti, o ırmağı bedendeki hastalıkları gidermek için akıttı.
  • انگبین داروی تن رنجور را  ** چشمه کرده باطن زنبور را 
  • Suyu da temizlenmek ve içip kanmak için herkese ihsan etti.
  • آب دادی عام اصل و فرع را  ** از برای طهر و بهر کرع را 
  • Bu suretle de bunları görüp asıllarını izlemeni diledi. Fakat ey herzevekil, sen bunlara kani oluverdin.
  • تا ازینها پی بری سوی اصول  ** تو برین قانع شدی ای بوالفضول 
  • Şimdi toprağın başından geçenleri dinle. Bak, o kudret sahibi İsrafil’e ne efsunlar okuyor.
  • بشنو اکنون ماجرای خاک را  ** که چه می‌گوید فسون محراک را