English    Türkçe    فارسی   

5
1776-1785

  • Her can, kendi bedenini tanır, o bedene girer. Kuyumcunu canı, nasıl olur da terzinin bedenine girer?
  • جسم خود بشناسد و در وی رود  ** جان زرگر سوی درزی کی رود 
  • Bilgi sahibinin canı, bilgi sahibinin bedenine girer, zulmedenin canı, zulmedenin bedenine.
  • جان عالم سوی عالم می‌دود  ** روح ظالم سوی ظالم می‌دود 
  • Sabah çağı kuzu anasını, koyun kuzusunu nasıl tanırsa Tanrı bilgisi de bedenleri tanıma hususunda ruhlara böyle bir bilgi vermiştir.
  • که شناسا کردشان علم اله  ** چونک بره و میش وقت صبحگاه 
  • Ayak bile karanlıkta ayakkabısını tanırken a güzelim can kendi bedenini nasıl tanımaz?
  • پای کفش خود شناسد در ظلم  ** چون نداند جان تن خود ای صنم 
  • Ey Tanrıya sığınan, sabah küçük mahşerdir. Büyük mahşeri de var ondan kıyas et. 1780
  • صبح حشر کوچکست ای مستجیر  ** حشر اکبر را قیاس از وی بگیر 
  • Can, nasıl toprağa uçarsa amel defteri de sağa, sola öyle uçar.
  • آنچنان که جان بپرد سوی طین  ** نامه پرد تا یسار و تا یمین 
  • İyiliğe kötülüğe dair dün ne yaptıysa onların yazılı olduğu nekeslik ve cömertlik defterini, insanın avucuna koyarlar.
  • در کفش بنهند نامه‌ی بخل و جود  ** فسق و تقوی آنچ دی خو کرده بود 
  • Seher çağı uykudan uyandı mı o hayır ve şer, ona gelip çatar.
  • چون شود بیدار از خواب او سحر  ** باز آید سوی او آن خیر و شر 
  • Riyazatı huy edinmişse uyandığı zaman yanına o gelir.
  • گر ریاضت داده باشد خوی خویش  ** وقت بیداری همان آید به پیش 
  • Dün, hamlık etmiş, kötülükte, azgınlıkta bulunmuşsa sol yanından verilen defteri, yas mektubuna döner. 1785
  • ور بد او دی خام و زشت و در ضلال  ** چون عزا نامه سیه یابد شمال