English    Türkçe    فارسی   

5
1825-1834

  • Beyhude yere emekleyip duruyorsun? Böyle bir kuyuda aydınlık ümidi nerede? 1825
  • بیهده چه مول مولی می‌زنی  ** در چنین چه کو امید روشنی 
  • Ne görünüşte bir ibadetin var, ne içinde gizli bir iyilik niyeti.
  • نه ترا از روی ظاهر طاعتی  ** نه ترا در سر و باطن نیتی 
  • Ne geceleri münacatta bulundun, namaz kıldın; ne gündüzleri haramdan çekindin oruç tuttun!
  • نه ترا شبها مناجات و قیام  ** نه ترا در روز پرهیز و صیام 
  • Ne kimseyi incitmemek için dilini tuttun, ne ibretle önüne ardına baktın.
  • نه ترا حفظ زبان ز آزار کس  ** نه نظر کردن به عبرت پیش و پس 
  • Önünde ölüm anlayışı ile can çekişmeden, ardında dostlarının ölümünden başka ne var ki?
  • پیش چه بود یاد مرگ و نزع خویش  ** پس چه باشد مردن یاران ز پیش 
  • Ne zulmünle yana yakıla coşarak bir tövbe ettin, ne ağlayıp sızlandın ey buğday gösterip arpa satan adı adam! 1830
  • نه ترا بر ظلم توبه‌ی پر خروش  ** ای دغا گندم‌نمای جوفروش 
  • Terazin eğriydi azgındı. Artık mükafat terazisinin doğru olmasını neye beklersin?
  • چون ترازوی تو کژ بود و دغا  ** راست چون جویی ترازوی جزا 
  • Hıyanette eksik tartmada adeta sol ayak kesilmiştin, nasıl olur da terazin sağ yanından gelir?
  • چونک پای چپ بدی در غدر و کاست  ** نامه چون آید ترا در دست راست 
  • A boyu bükülmüş, mükafat ve mücazat, gölge gibidir, elbet gölgen de önüne iki büküm düşecek.
  • چون جزا سایه‌ست ای قد تو خم  ** سایه‌ی تو کژ فتد در پیش هم 
  • Tanrıdan bu çeşit sert hitaplar gelir. Öyle ki bu sözleri dağ duysa kamburlaşır.
  • زین قبل آید خطابات درشت  ** که شود که را از آن هم کوز پشت