English    Türkçe    فارسی   

5
1882-1891

  • O padişahlar padişahı, hatta padişahlar meydana getiren o. Yalnız kötü göz deymesin diye adı Eyaz olmuş.
  • شاه شاهانست و بلک شاه‌ساز  ** وز برای چشم بد نامش ایاز 
  • Kötü göz söyle dursun, iyi gözler bile onu nazarlar. Çünkü güzelliğinin haddi yok, elbette kıskanacaklar.
  • چشمهای نیک هم بر وی به دست  ** از ره غیرت که حسنش بی‌حدست 
  • Gökler kadar geniş bir ağız isterim ki o meleklerin bile kıskandıkları güzeli öveyim.
  • یک دهان خواهم به پهنای فلک  ** تا بگویم وصف آن رشک ملک 
  • Hatta bu çeşit bir ağza sahip olsam, yahut bunun yüz misli geniş bir ağız elde etsem yine de feryadı figan o ağıza sığamaz. 1885
  • ور دهان یابم چنین و صد چنین  ** تنگ آید در فغان این حنین 
  • Fakat ey dayandığım dost, bu kadar da söylemesem gönül sırçası, zayıflığından çatlayacak.
  • این قدر گر هم نگویم ای سند  ** شیشه‌ی دل از ضعیفی بشکند 
  • Gönül sırçasını pek nazik gördüm de biraz teskin edebilmek için nice cüppeler yırttım.
  • شیشه‌ی دل را چو نازک دیده‌ام  ** بهر تسکین بس قبا بدریده‌ام 
  • Güzelim; ben her ay başı mutlaka üç gün deli olurum.
  • من سر هر ماه سه روز ای صنم  ** بی‌گمان باید که دیوانه شوم 
  • Kendine gel bu gün o üç günün ilki. Bu gün zafer günü; firuze günü değil.
  • هین که امروز اول سه روزه است  ** روز پیروزست نه پیروزه است 
  • Padişahın derdine düşen her gönle anbean ay başı var. 1890
  • هر دلی که اندر غم شه می‌بود  ** دم به دم او را سر مه می‌بود 
  • Deli oldum da Mahmut’un hikayesiyle Eyaz’ın vasıflarını söyleyemedim kaldı gitti işte.
  • قصه‌ی محمود و اوصاف ایاز  ** چون شدم دیوانه رفت اکنون ز ساز 
  • Söylenenler, hikayenin suretinden ibarettir, sureti anlayabileceklerin anlayışına, onların tasavvur aynalarına göre söylenmiştir. Bu hikayenin haki katındaki mukaddesliğe iner de söylemeye kalkışırsam utancımdan baş da kaybolur, sakal da, kalem de. Akıllı olana bir işaret yeter.
  • بیان آنک آنچ بیان کرده می‌شود صورت قصه است وانگه آن صورتیست کی در خورد این صورت گیرانست و درخورد آینه‌ی تصویر ایشان و از قدوسیتی کی حقیقت این قصه راست نطق را ازین تنزیل شرم می‌آید و از خجالت سر و ریش و قلم گم می‌کند و العاقل یکفیه الاشاره