English    Türkçe    فارسی   

5
2519-2528

  • Kulağını tıka da o ihsan ve lütuf sahibi velinin afsunundan başka bir afsun okuma.
  • گوش را بر بند و افسونها مخور  ** جز فسون آن ولی دادگر 
  • Onun afsunu helvadan da tatlıdır. Hattâ o öyle bir erdir ki ayağının bastığı toprak, yüzlerce helvaya değer. 2520
  • آن فسون خوشتر از حلوای او  ** آنک صد حلواست خاک پای او 
  • Şarapla dolu koca küpler, onun dudaklarındaki şaraptan mayalanmıştır.
  • خنبهای خسروانی پر ز می  ** مایه برده از می لبهای وی 
  • Ondan uzakta kalan can, lâ'al dudaklardaki şarabı görmediği için şaraba âşıktır.
  • عاشق می باشد آن جان بعید  ** کو می لبهای لعلش را ندید 
  • Kör kuş, tatlı suyu görmemiş, kara ve acı suyun etrafında dönüp dolaşmasın!
  • آب شیرین چون نبیند مرغ کور  ** چون نگردد گرد چشمه‌ی آب شور 
  • Can Musası, gönlü Sina haline getirir, kör dudu kuşlarının gözlerini açar.
  • موسی جان سینه را سینا کند  ** طوطیان کور را بینا کند 
  • Can Şirininin Hüsrev'i nöbet urmuştur. Şehirde şeker ucuzlamıştır. 2525
  • خسرو شیرین جان نوبت زدست  ** لاجرم در شهر قند ارزان شدست 
  • Gayp Yusufları ordularını çekmede, şeker denklerini getirmede.
  • یوسفان غیب لشکر می‌کشند  ** تنگهای قند و شکر می‌کشند 
  • Mısır'dan gelen develerin yüzü bizim tarafa yönelmiş, ey dudu kuşları, şenlik seslerini duyun!
  • اشتران مصر را رو سوی ما  ** بشنوید ای طوطیان بانگ درا 
  • Şehrimiz, yarın şekerle dolacak. Şeker zaten ucuz ama daha da ucuzlayacak.
  • شهر ما فردا پر از شکر شود  ** شکر ارزانست ارزان‌تر شود