English    Türkçe    فارسی   

5
277-286

  • Arap o gece Peygambere konuk oldu, bir keçiden sağılan sütün yarısını ancak yiyebildi, ağzını silip çekildi.
  • گشت مهمان رسول آن شب عرب  ** شیر یک بز نیمه خورد و بست لب 
  • Peygamber süt iç, yufka ekmeği ye diye ısrar ettiyse de Vallahi dedi, riyasız doydum.
  • کرد الحاحش بخور شیر و رقاق  ** گفت گشتم سیر والله بی‌نفاق 
  • Bu, ne tekellüf, ne sıkılma, ne de hile. Dün geceden daha ziyade doydum.
  • این تکلف نیست نی ناموس و فن  ** سیرتر گشتم از آنک دوش من 
  • Bütün ev halkı şaştılar. Bu kandil, şu bir kara zeytin yağı ile nasıl doldu diye hayretlere düştüler. 280
  • در عجب ماندند جمله اهل بیت  ** پر شد این قندیل زین یک قطره زیت 
  • Bir ebabil kuşunun gıdası, böyle bir fili nasıl doyurdu dediler.
  • آنچ قوت مرغ بابیلی بود  ** سیری معده‌ی چنین پیلی شود 
  • Kadın, erkek, o fil bedenli, bir sineğin yiyeceğini yiyor diye fısıldaşmaya başladılar.
  • فجفجه افتاد اندر مرد و زن  ** قدر پشه می‌خورد آن پیل‌تن 
  • Kafirliğin hırs ve vehmi baş aşağı düştü, ejderha bir karıncanın gıdası ile doydu.
  • حرص و وهم کافری سرزیر شد  ** اژدها از قوت موری سیر شد 
  • Kafirliğin aç gözlülüğü ondan gitti, iman gıdası onu semirtti geliştirdi.
  • آن گدا چشمی کفر از وی برفت  ** لوت ایمانیش لمتر کرد و زفت 
  • Öküz açlığı illetine tutunan adam, Meryem gibi cennet meyvesini gördü. 285
  • آنک از جوع البقر او می‌طپید  ** هم‌چو مریم میوه‌ی جنت بدید 
  • Cennet meyvesi, bedenine koştu, ulaştı. Cehennem gibi olan midesi, yatıştı rahatladı.
  • میوه‌ی جنت سوی چشمش شتافت  ** معده‌ی چون دوزخش آرام یافت