English    Türkçe    فارسی   

5
2879-2888

  • Bir kandilde can nuru yoksa sidikten, pislikten İbarettir. O sırçaya kandil deme artık.
  • آن زجاجی کو ندارد نور جان  ** بول و قاروره‌ست قندیلش مخوان 
  • O sırça, o kap, halkın yapısıdır ama kandilin nuru, ululuk ıssı Tanrı'nın ihsanıdır. 2880
  • نور مصباحست داد ذوالجلال  ** صنعت خلقست آن شیشه و سفال 
  • Hâsılı sayı ve çokluk kaplardadır, alevlerdeyse ancak birlik vardır.
  • لاجرم در ظرف باشد اعتداد  ** در لهبها نبود الا اتحاد 
  • Bir yere altı tane kandil kosalar nurlarında sayı ve çokluk olmaz.
  • نور شش قندیل چون آمیختند  ** نیست اندر نورشان اعداد و چند 
  • O çıfıt, kapları gördü de müşrik oldu. Öbürü de nuru gördü de imana geldi, anlayış sahibi oldu.
  • آن جهود از ظرفها مشرک شده‌ست  ** نور دید آن مومن و مدرک شده‌ست
  • Ruh. kaplara baktı mı Şis'le Nuh'u iki görür.
  • چون نظر بر ظرف افتد روح را  ** پس دو بیند شیث را و نوح را 
  • Derenin, suyu varsa deredir. Adam, canı olan adamdır. 2885
  • جو که آبش هست جو خود آن بود  ** آدمی آنست کو را جان بود 
  • Bunlar, insan değillerdir, suretten ibarettirler. Bunlar, ekmek ölüsüdürler, şehvet öldürmüştür bunları.
  • این نه مردانند اینها صورتند  ** مرده‌ی نانند و کشته‌ی شهوتند 
  • Bir hale düşmesi yüzünden gündüzün kandille gezip dolaşan papaz
  • حکایت آن راهب که روز با چراغ می‌گشت در میان بازار از سر حالتی کی او را بود 
  • Birisi, gündüzün, gönlü aşk ve yanışla dolu olarak kandille gezerdi.
  • آن یکی با شمع برمی‌گشت روز  ** گرد بازاری دلش پر عشق و سوز 
  • Bir herzevekil ona dedi ki: A adam, kendine gel de öyle her dükkânı arayıp durma.
  • بوالفضولی گفت او را کای فلان  ** هین چه می‌جویی به سوی هر دکان