English    Türkçe    فارسی   

5
2903-2912

  • Tanrı, Eyyub'a ihsanlarını söylerken ben, senin her kılına bir sabır verdim dedi.
  • گفت حق ایوب را در مکرمت  ** من بهر موییت صبری دادمت 
  • Kendine gel de sabrına bu kadar bakma. Sabrı gördün, sabır vereni de gör.
  • هین به صبر خود مکن چندین نظر  ** صبر دیدی صبر دادن را نگر 
  • Dolabın dönüşünü ne vakte dek göreceksin? Başını çevir de hızlı ve coşkun coşkun akan suyu da gör. 2905
  • چند بینی گردش دولاب را  ** سر برون کن هم ببین تیز آب را 
  • Görüyorum deyip duruyorsun ama onu .görmenin birçok ayan beyan nişaneleri vardır.
  • تو همی‌گویی که می‌بینم ولیک  ** دید آن را بس علامتهاست نیک 
  • Şöyle denizin köpüğünü görüverdin mi hayran olman lâzım ki denizi de göresin.
  • گردش کف را چو دیدی مختصر  ** حیرتت باید به دریا در نگر 
  • Köpüğü gören, sırlar söyler. Fakat denizi gören şaşırır kalır.
  • آنک کف را دید سر گویان بود  ** وانک دریا دید او حیران بود 
  • Köpüğü gören, niyetlerde bulunur; denizi gören, gönlünü deniz haline getirir.
  • آنک کف را دید نیتها کند  ** وانک دریا دید دل دریا کند 
  • Köpükleri gören, onları sayar döker. Denizi görenin irade ve ihtiyarı kalmaz. 2910
  • آنک کفها دید باشد در شمار  ** و آنک دریا دید شد بی‌اختیار 
  • Köpüğü gören dönüp dolaşmaya düşer. Denizi görende hiçbir gıllügiş kalmaz.
  • آنک او کف دید در گردش بود  ** وانک دریا دید او بی‌غش بود 
  • Müslümanın bir Mecusiyi dine davet etmesi. Şeytanın, Tanrı kapısındaki hali
  • دعوت کردن مسلمان مغ را 
  • Bir adam, Mecusinin birine, yahu, gel de müslüman ol, müslümanlar arasına karış dedi.
  • مر مغی را گفت مردی کای فلان  ** هین مسلمان شو بباش از مومنان