English    Türkçe    فارسی   

5
3173-3182

  • Tanrı,bel verdi. Elbette bel, kemerden iyidir. Fakat taç veren adam, baş da verebilir mi?
  • حق میان داد و میان به از کمر  ** گر کسی تاجی دهد او داد سر 
  • Sonunda bir gün padişah, o efendiyi (Amid'i) bir suç altına aldı, elini ayağını bağlattı.
  • تا یکی روزی که شاه آن خواجه را  ** متهم کرد و ببستش دست و پا 
  • Efendinizin definesi nerede? Gösterin diye kölelere işkence etmeye başladı. 3175
  • آن غلامان را شکنجه می‌نمود  ** که دفینه‌ی خواجه بنمایید زود 
  • A aşağılık adamlar, onun sırrını söyleyin bana.. Yoksa dilinizi, boğazınızı keserim diye,
  • سر او با من بگویید ای خسان  ** ورنه برم از شما حلق و لسان 
  • Tam bir ay onlara gece gündüz işkence ettirdi.
  • مدت یک ماهشان تعذیب کرد  ** روز و شب اشکنجه و افشار و درد 
  • Onları paramparça etti. Bir tanesi bile efendilerinin sırrını söylemediler.
  • پاره پاره کردشان و یک غلام  ** راز خواجه وا نگفت از اهتمام 
  • Bu sırada yoksul uyurken hatiften ses geldi: Ey ulu er, gel de sen de kul olmayı bunlardan öğren!
  • گفتش اندر خواب هاتف کای کیا  ** بنده بودن هم بیاموز و بیا 
  • Ey Yusufların derisini paralıyan, seni de bir kurt paralarsa bunu kendinden bil. 3180
  • ای دریده پوستین یوسفان  ** گر بدرد گرگت آن از خویش دان 
  • Bütün yıl dokuduğunu giyin, bütün yıl ektiğin" biç!
  • زانک می‌بافی همه‌ساله بپوش  ** زانک می‌کاری همه ساله بنوش 
  • Anbean sana gelip çatan bu dertler, senin yaptıklarının cezasıdır. İşte "Kalem yazdı, mürekkebi bile kurudu"nun mânası budur.
  • فعل تست این غصه‌های دم به دم  ** این بود معنی قد جف القلم