English    Türkçe    فارسی   

5
3692-3701

  • Tanrı bilgisine vefakârlıkta bulundu, utancından belâ ile âdeta sütle bal gibi kaynaştı, karıştı.
  • از وفا و خجلت علم خدا  ** بود چون شیر و عسل او با بلا 
  • Senin de gönlüne yeniden yeniye belâlar geldikçe o belâları güle güle karşıla.
  • فکر در سینه در آید نو به نو  ** خند خندان پیش او تو باز رو 
  • Ey yaradanım, beni o belânın şerrinden sakla bekle. O yüzden gelecek ihsanları bana haram etme, beni o lûtuflara kavuştur.
  • که اعذنی خالقی من شره  ** لا تحرمنی انل من بره 
  • Rabbim, uğradığım belâlara karşı lütfet de şükredeyim, geçip giderse ona hasret çekmeyeyim de. 3695
  • رب اوزعنی لشکر ما اری  ** لا تعقب حسرة لی ان مضی 
  • O suratı asık derdi koru. O acılığı şeker gibi tatlı say.
  • آن ضمیر رو ترش را پاس‌دار  ** آن ترش را چون شکر شیرین شمار 
  • Bulutun da görünüşte yüzü asıktır ama gül bahçesini bezer, çalı çırpıyı kırar.
  • ابر را گر هست ظاهر رو ترش  ** گلشن آرنده‌ست ابر و شوره‌کش 
  • Gamı bulut gibi bil de o asık suratlıya pek surat asmaya kalkışma.
  • فکر غم را تو مثال ابر دان  ** با ترش تو رو ترش کم کن چنان 
  • Belki o inci, elindedir, olur ya, Onun için çalış çabala da senden razı olsun.
  • بوک آن گوهر به دست او بود  ** جهد کن تا از تو او راضی رود 
  • Hattâ böyle olmasa bile bu huyu âdet edinir, o güzelim huyla huylanır, o huyu artırırsın da, 3700
  • ور نباشد گوهر و نبود غنی  ** عادت شیرین خود افزون کنی 
  • Başka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduğun şeye erişiverirsin.
  • جای دیگر سود دارد عادتت  ** ناگهان روزی بر آید حاجتت