English    Türkçe    فارسی   

5
3707-3716

  • Onu asıl bil, kucakla da bekleyiş ölümünden kurtul.
  • اصل دان آن را بگیرش در کنار  ** بازره دایم ز مرگ انتظار 
  • Padişahın, Eyaz'a iltifatı
  • نواختن سلطان ایاز را 
  • Ey doğru özlü, daima yalvarıp yakarmada olan Eyaz, doğruluğun, denizden de artıktır, dağdan da!
  • ای ایاز پر نیاز صدق‌کیش  ** صدق تو از بحر و از کوهست بیش 
  • Ne istek zamanı bir hataya düşüyorsun, dağ gibi aklın saman gibi uçuyor..
  • نه به وقت شهوتت باشد عثار  ** که رود عقل چو کوهت کاه‌وار 
  • Ne öfke ve kin zamanı sabrın gevşeyip karar ve sebatını terk ediyor! 3710
  • نه به وقت خشم و کینه صبرهات  ** سست گردد در قرار و در ثبات 
  • Erlik budur işte. Yoksa adam, sakalla, aletle adam olmaz, öyle olsaydı eşeğin aleti erlerin padişahı olurdu.
  • مردی این مردیست نه ریش و ذکر  ** ورنه بودی شاه مردان کیر خر 
  • Tanrı, Kur'anda kimlere er dedi? Nerde bu beden, oraya varacak?
  • حق کرا خواندست در قرآن رجال  ** کی بود این جسم را آنجا مجال 
  • Babacığım, hayvan ruhunun ne değeri var? Kasapların pazarından geç de gör.
  • روح حیوان را چه قدرست ای پدر  ** آخر از بازار قصابان گذر 
  • Yüz binlerce baş, gövde üstüne konmuştur. Değerlerini yağdan, kuyruktan kıyas et.
  • صد هزاران سر نهاده بر شکم  ** ارزشان از دنبه و از دم کم 
  • Orospu olur ki aletin dönüp dolaşması yüzünden aklı fareye döner, şehveti aslana. 3715
  • روسپی باشد که از جولان کیر  ** عقل او موشی شود شهوت چو شیر 
  • Bir babanın, kızına "Kendini koru, kocandan gebe kalma" diye tembihte bulunması
  • وصیت کردن پدر دختر را کی خود را نگهدار تا حامله نشوی از شوهرت 
  • Zengin bir adam vardı. Bu adamın da zühre yanaklı, ay yüzlü, gümüş bedenli bir kızı vardı.
  • خواجه‌ای بودست او را دختری  ** زهره‌خدی مه‌رخی سیمین‌بری