English    Türkçe    فارسی   

5
399-408

  • Kardeş, iki yüz güzelle bağdaştın, dost oldun, sonra yine onları terk ettin.
  • ای برادر دوستان افراشتی  ** با دو صد دلداری و بگذاشتی 
  • Doğduğun günden beri işin bu. Sevgi tuzağıyla adam avlar durursun. 400
  • کارت این بودست از وقت ولاد  ** صید مردم کردن از دام وداد 
  • Bu avlamaktan, bu kalabalıktan, bu başlık sevdasından el çek. Hiç bunlarla bir şey ördün, bu yüzden bir şey elde ettin mi?
  • زان شکار و انبهی و باد و بود  ** دست در کن هیچ یابی تار و پود 
  • Ömrünün çoğu geçti, gün akşama yaklaştı. Sense hala adam avlamaya koyulmuşsun.
  • بیشتر رفتست و بیگاهست روز  ** تو به جد در صید خلقانی هنوز 
  • Onu tut, bunu tuzaktan azat et. Alçaklar gibi bir başkasını avla.
  • آن یکی می‌گیر و آن می‌هل ز دام  ** وین دگر را صید می‌کن چون لام 
  • Derken bunu da bırak, başka birini ara... Bu işte tam hiçbir şeyden haberi olmayan çocukların oynadığı bir oyun!
  • باز این را می‌هل و می‌جو دگر  ** اینت لعب کودکان بی‌خبر 
  • Gece gelip çatar, tuzağında bir av bile yok. Tuzak sana, bir baş ağrısından, bir bağdan başka bir şey değil. 405
  • شب شود در دام تو یک صید نی  ** دام بر تو جز صداع و قید نی 
  • Şu halde sen, kendi kendini avladın demektir. Çünkü, hapse düştün, maksada erişemedin, mahrum kaldın.
  • پس تو خود را صید می‌کردی به دام  ** که شدی محبوس و محرومی ز کام 
  • Hiç alemde bizim gibi kendi kendini avlayan bir ahmak daha var mı?
  • در زمانه صاحب دامی بود  ** هم‌چو ما احمق که صید خود کند 
  • Aşağılık kişilerin tuzağına domuz tutulur. Sonsuz zahmet, sonra da onu yemek haram.
  • چون شکار خوک آمد صید عام  ** رنج بی‌حد لقمه خوردن زو حرام