English    Türkçe    فارسی   

5
420-429

  • Bir derviş bir dervişe “Allah’yı nasıl gördün, söyle” dedi. 420
  • گفت درویشی به درویشی که تو  ** چون بدیدی حضرت حق را بگو 
  • Derviş dedi: Neliksiz, niteliksiz gördüm. Fakat söze getirebilmek için onu kısa bir örnekle anlatayım.
  • گفت بی‌چون دیدم اما بهر قال  ** بازگویم مختصر آن را مثال 
  • Gördüm ki sol yanında bir ateş, sağ yanında da bir kevser ırmağı vardı.
  • دیدمش سوی چپ او آذری  ** سوی دست راست جوی کوثری 
  • Solunda cihanı yakıp yandıran müthiş bir ateş, sağında güzelim bir ırmak.
  • سوی چپش بس جهان‌سوز آتشی  ** سوی دست راستش جوی خوشی 
  • Bir kısım halk o ateşe el atmış, bir kısım halkta o kevsere ulaşacağından neşeli ve sarhoş.
  • سوی آن آتش گروهی برده دست  ** بهر آن کوثر گروهی شاد و مست 
  • Fakat bu, her kötü kişiyle her bahtı yaver olanı şaşırtacak pek aykırı ve acayip bir oyundu. 425
  • لیک لعب بازگونه بود سخت  ** پیش پای هر شقی و نیکبخت 
  • Kim o ateşe, kıvılcıma atılıyorsa öbür yandaki sudan baş çıkarıyordu.
  • هر که در آتش همی رفت و شرر  ** از میان آب بر می‌کرد سر 
  • Kim suya atılıyorsa derhal kendisini ateş içinde buluyordu.
  • هر که سوی آب می‌رفت از میان  ** او در آتش یافت می‌شد در زمان 
  • Kim sağ yana gidiyor, o güzelim suya dalıyorsa sol taraftaki ateş içinden baş göstermedeydi.
  • هر که سوی راست شد و آب زلال  ** سر ز آتش بر زد از سوی شمال 
  • Sol yandaki ateşe dalansa sağ yandan çıkmaktaydı.
  • وانک شد سوی شمال آتشین  ** سر برون می‌کرد از سوی یمین