English    Türkçe    فارسی   

5
50-59

  • Başka bir düşman gelip de çuvalına kuru yaş, ne bulursa doldurmasın der. 50
  • تا مبادا یاغیی آید دگر  ** می‌فشارد در جوال او خشک و تر 
  • Vakit dardır, fırsat geçmekte. O da bundan korkarak durmaksızın eline ne geçerse çabucak koltuklar.
  • وقت تنگ و فرصت اندک او مخوف  ** در بغل زد هر چه زودتر بی‌وقوف 
  • Fakat iman sahibi o yaşayışa güvenir, bu yüzden de yavaş yavaş, durup dinlenerek yağma eder.
  • لیک مومن ز اعتماد آن حیات  ** می‌کند غارت به مهل و با انات 
  • Padişahın düşmanı nasıl kahrettiğini bilir. Bu yüzden fırsatı kaçırmayacağına da emindir, düşmanın gelmeyeceğine de inanmıştır.
  • آمنست از فوت و از یاغی که او  ** می‌شناسد قهر شه را بر عدو 
  • Başka kapı yoldaşlarının ona çullanmayacağını, onun derip devşirdiğini kapışmayacaklarını bilir, emindir. 55
  • آمنست از خواجه‌تاشان دگر  ** که بیایندش مزاحم صرفه‌بر 
  • Padişahın adaletini bilir, kulların nasıl zaptettiğini , kimsenin kimseye nasıl sitemde bulunmadığını görmüştür.
  • عدل شه را دید در ضبط حشم  ** که نیارد کرد کس بر کس ستم 
  • Hasılı acele etmez, sakindir, nasibini kaçırmayacağına emindir.
  • لاجرم نشتابد و ساکن بود  ** از فوات حظ خود آمن بود 
  • Bu yüzden sabreder gözü toktur, eline geçeni başkalarına ihsan eder, yeni yakası temizdir.
  • بس تانی دارد و صبر و شکیب  ** چشم‌سیر و مثرست و پاک‌جیب 
  • Çünkü yavaşlık Allah ışığıdır. O çabukluksa şeytanın dürtmesinden meydana gelir.
  • کین تانی پرتو رحمان بود  ** وان شتاب از هزه‌ی شیطان بود