English    Türkçe    فارسی   

5
557-566

  • Bedende Nefsi Mutmainne’nin yüzünü düşünce tırnakları yaralar.
  • روی نفس مطمنه در جسد  ** زخم ناخنهای فکرت می‌کشد 
  • Kötü düşünceyi zehirli tırnak bil. Bu tırnak, derinleştikçe can yüzünü tırmalar.
  • فکرت بد ناخن پر زهر دان  ** می‌خراشد در تعمق روی جان 
  • Müşkül düğümleri açmak ister; fakat bu, adeta altın bir kaba aptes bozmaya benzer.
  • تا گشاید عقده‌ی اشکال را  ** در حدث کردست زرین بیل را 
  • Ey işin sonuna varan düğümü çözülmüş say. Bu düğüm, boş keseye vurulmuş kuvvetli ve çözülmez bir düğümdür. 560
  • عقده را بگشاده گیر ای منتهی  ** عقده‌ی سختست بر کیسه‌ی تهی 
  • Düğümleri açmakla uğraşa uğraşa kocaldın, başka birkaç düğümü de çözülmüş sayıver!
  • دز گشاد عقده‌ها گشتی تو پیر  ** عقده‌ی چندی دگر بگشاده گیر 
  • Asıl boğazımızdaki çözülmez düğüm şudur: Sen kendini bil, bakalım, aşağılık bir adam mısın, yoksa bahtı yaver bir adam mı?
  • عقده‌ای که آن بر گلوی ماست سخت  ** که بدانی که خسی یا نیک‌بخت 
  • Adamsan bu müşkülü çöz. İnsan nefsine sahipsen nefsini bu yolda sarf et.
  • حل این اشکال کن گر آدمی  ** خرج این کن دم اگر آدم‌دمی 
  • Ayan ve arazı bildin tut, ne çıkar? Asıl, kendi haddini bil ki bundan kaçıp kurtulmaya imkan yok.
  • حد اعیان و عرض دانسته گیر  ** حد خود را دان که نبود زین گزیر 
  • Kendi haddini bilince de artık bu hadden kaç da ey toprak eleyen, hadsiz aleme ulaş. 565
  • چون بدانی حد خود زین حدگریز  ** تا به بی‌حد در رسی ای خاک‌بیز 
  • Ömrün mahmul ve mevzu derdiyle geçti. Gözün açılmadı, hayatın, duyduğun şeylerle geçip gitti.
  • عمر در محمول و در موضوع رفت  ** بی‌بصیرت عمر در مسموع رفت