English    Türkçe    فارسی   

5
604-613

  • İşte onun için o her şeyi bilen peygamber, “Kim ölür bedenini terk ederse,
  • زین بفرمودست آن آگه رسول  ** که هر آنک مرد و کرد از تن نزول 
  • Öldüğünden, göçtüğünden dolayı hasrete düşmez. Ancak taksiratından, fırsatı fevt ettiğinden hasrete düşer. 605
  • نبود او را حسرت نقلان و موت  ** لیک باشد حسرت تقصیر و فوت 
  • Ölen keşke maksadıma bundan önce erişseydim diye diler.
  • هر که میرد خود تمنی باشدش  ** که بدی زین پیش نقل مقصدش 
  • Kötüyse, önce ölseydi kötülüğü daha az olurdu. İyiyse, iyilik yurduna daha önce gelirdi.
  • گر بود بد تا بدی کمتر بدی  ** ور تقی تا خانه زوتر آمدی 
  • Kötü, haberim yokmuş, ben an be an önümdeki perdeleri arttırıp duruyormuşum.
  • گوید آن بد بی‌خبر می‌بوده‌ام  ** دم به دم من پرده می‌افزوده‌ام 
  • Bundan önce buraya göçseydim bu perdem, daha az olurdu der” buyurmuştur.
  • گر ازین زودتر مرا معبر بدی  ** این حجاب و پرده‌ام کمتر بدی 
  • Hırsa düşüp kanaat yüzünü az yırt. Ululanıp aşağılanma yüzünü az incit. 610
  • از حریصی کم دران روی قنوع  ** وز تکبر کم دران چهره‌ی خشوع 
  • Hasisliğinden cömertlik yüzünü, Şeytanlığından secdenin güzelim cemalini az parala.
  • هم‌چنین از بخل کم در روی جود  ** وز بلیسی چهره‌ی خوب سجود 
  • O cenneti bezeyen kanatları yolma. O yolları kaplayan kanatları koparma.
  • بر مکن آن پر خلد آرای را  ** بر مکن آن پر ره‌پیمای را 
  • Tavus kuşu, bu öğüdü duyunca ona baktı. Sonra da zari, zari ağlamaya koyuldu.
  • چون شنید این پند در وی بنگریست  ** بعد از آن در نوحه آمد می‌گریست