English    Türkçe    فارسی   

5
636-645

  • Fakat doğanın külahını kaldırdın da avını gördü mü derhal dağlarda dönüp dolaşmaya başlar.
  • تا کله بردارد و بیند شکار  ** آنگهان سازد طواف کوهسار 
  • Hastanın isteği yatışmıştır. Hatırı, yalnız iyileşmektedir.
  • شهوت رنجور ساکن می‌بود  ** خاطر او سوی صحت می‌رود 
  • Ama ekmek, elma ve karpuz görünce onu yemek ister bu istekle zarar korkusu, savaşa girişir.
  • چون ببیند نان و سیب و خربزه  ** در مصاف آید مزه و خوف بزه 
  • Sabrederse bunları görüşü, iyiliğine yarar. Çünkü o heyecana düşmek, onun gevşemiş tabiatına iyi gelir.
  • گر بود صبار دیدن سود اوست  ** آن تهیج طبع سستش را نکوست 
  • Fakat sabredemezse görmemesi daha iyidir. Okun zırhsız adamdan uzak olması yeğ! 640
  • ور نباشد صبر پس نادیده به  ** تیر دور اولی ز مرد بی‌زره 
  • Tavus kuşunun cevap vermesi
  • جواب گفتن طاوس آن سایل را 
  • Tavus kuşu ağlaması bitince dedi ki: Yürü, sen renge ve kokuya kapılmışsın.
  • چون ز گریه فارغ آمد گفت رو  ** که تو رنگ و بوی را هستی گرو 
  • Görmüyorsun ki bu kanatlar yüzünden her yandan başıma yüzlerce bela gelip çatmada.
  • آن نمی‌بینی که هر سو صد بلا  ** سوی من آید پی این بالها 
  • Nice merhametsiz avcılar, bu kanatlar yüzünden her yanda benim için tuzak kuruyorlar.
  • ای بسا صیاد بی‌رحمت مدام  ** بهر این پرها نهد هر سوم دام 
  • Nice okçu kanatlarım için yayını çekmiş bana ok atmada.
  • چند تیرانداز بهر بالها  ** تیر سوی من کشد اندر هوا 
  • Gücüm kuvvetim yok, kendimi koruyamıyorum, bu kazadan, bu beladan, bu fitnelerden kurtulmama imkan yok. 645
  • چون ندارم زور و ضبط خویشتن  ** زین قضا و زین بلا و زین فتن