English    Türkçe    فارسی   

5
669-678

  • Başkasından kaçan, ondan kurtulunca karar eder.
  • آنک از غیری بود او را فرار  ** چون ازو ببرید گیرد او قرار 
  • Halbuki benim düşmanım da benim, benden kaçan da ben. Şu halde işim kıyamete kadar boyuna kaçmaktır. 670
  • من که خصمم هم منم اندر گریز  ** تا ابد کار من آمد خیزخیز 
  • Adama kendi gölgesi düşman olursa ne Hint’te emin olur, ne Huten’de.
  • نه به هندست آمن و نه در ختن  ** آنک خصم اوست سایه‌ی خویشتن 
  • Gündüzün güneşte yok olan yıldızlar gibi Allah varlığında yok olup kendisinden geçenler, hüner ve sanatlariyle şerlerinden emin olmuşlardır. Yok olana tehlike olamaz.
  • در صفت آن بی‌خودان کی از شر خود و هنر خود آمن شده‌اند کی فانی‌اند در بقای حق هم‌چون ستارگان کی فانی‌اند روز در آفتاب و فانی را خوف آفت و خطر نباشد 
  • Bir adam yokluğa erişir, kendisine yokluğu ziynet edinirse, o adamın, Muhammet gibi gölgesi olmaz.
  • چون فناش از فقر پیرایه شود  ** او محمدوار بی‌سایه شود 
  • “Yokluk benim iftiharımdır” sırrına ziynet yokluktur. Bu çeşit adam, mumun alevi gibi gölgesizdir.
  • فقر فخری را فنا پیرایه شد  ** چون زبانه‌ی شمع او بی‌سایه شد 
  • Mum, baştan aşağı alevden ibarettir. Gölge onun çevresine uğrayamaz.
  • شمع جمله شد زبانه پا و سر  ** سایه را نبود بگرد او گذر 
  • Mum kendisinden de kaçtı, gölgeden de. Mumu dökenin isteğine uydu,ışığına sığındı. 675
  • موم از خویش و ز سایه در گریخت  ** در شعاع از بهر او کی شمع ریخت 
  • Mumu döken muma der ki: Seni yok olmak için döktüm. O da, ben yokluğa kaçtım diye cevap verir.
  • گفت او بهر فنایت ریختم  ** گفت من هم در فنا بگریختم 
  • Bu var olan ışık, lazım bir ışıktır, geçici ve arızi ışık gibi değil.
  • این شعاع باقی آمد مفترض  ** نه شعاع شمع فانی عرض 
  • Mum ateşte tamamı ile yok oldu mu artık ondan ne bir eser görürsün ne bir ışık!
  • شمع چون در نار شد کلی فنا  ** نه اثر بینی ز شمع و نه ضیا