English    Türkçe    فارسی   

5
710-719

  • Kanat başkasının, baş bana lazım. Baş, duygu, görgü yurdudur ve bedenin direğidir. 710
  • پر پی غیرست و سر از بهر من  ** خانه‌ی سمع و بصر استون تن 
  • Başkasının avı için can feda etmeyi mutlak küfür, hayırdan ümitsizlik bil.
  • جان فدا کردن برای صید غیر  ** کفر مطلق دان و نومیدی ز خیر 
  • Kendine gel, dudu kuşlarının önündeki şekere benzeme. Zehire benze de ziyandan kurtul.
  • هین مشو چون قند پیش طوطیان  ** بلک زهری شو شو آمن از زیان 
  • Yahut da neşelen hitabını duymak için kendini köpeklerin önündeki ölüye benzet.
  • یا برای شادباشی در خطاب  ** خویش چون مردار کن پی کلاب 
  • Hızır da bu gemiyi, zaptedecek kimseden kurtarmak için deldi.
  • پس خضر کشتی برای این شکست  ** تا که آن کشتی ز غاصب باز رست 
  • “Yokluk benim iftiharımdır” sözü, onun için yüce bir söz oldu, tamahkarlardan gani Tanrı’ya kaçmama yol açtı. 715
  • فقر فخری بهر آن آمد سنی  ** تا ز طماعان گریزم در غنی 
  • Mamurelerde oturanların hırsından kurtulmak için defineleri, yıkık yerlere gömerler.
  • گنجها را در خرابی زان نهند  ** تا ز حرص اهل عمران وا رهند 
  • Kanadını yolmayı bilmiyorsan yürü, halvete gir de bütün kanatlarını şuna buna harcatma.
  • پر نتانی کند رو خلوت گزین  ** تا نگردی جمله خرج آن و این 
  • Çünkü sen hem lokmasın, hem lokmayı yiyen. Ey can, aklını başına al, hem yiyorsun hem yeniyorsun!
  • زآنک تو هم لقمه‌ای هم لقمه‌خوار  ** آکل و ماکولی ای جان هوش‌دار 
  • Tanrı’dan başka her şey hem yer hem yenir. Çekirge avlamakta olan ve ardında onu avlamaya kalkışan aç doğan kuşundan gafil bulunan kuş gibi. Şimdi ey Ademoğlu, sen yiyor ve avlanıyorsun ama seni de avlayacak ve yiyecek olandan emin olma. Onu baş gözüyle göremiyorsan can ve ibret gözüyle gör de sırrın gözü açılsın
  • در بیان آنک ما سوی الله هر چیزی آکل و ماکولست هم‌چون آن مرغی کی قصد صید ملخ می‌کرد و به صید ملخ مشغول می‌بود و غافل بود از باز گرسنه کی از پس قفای او قصد صید او داشت اکنون ای آدمی صیاد آکل از صیاد و آکل خود آمن مباش اگر چه نمی‌بینیش به نظر چشم به نظر دلیل و عبرتش می‌بین تا چشم نیز باز شدن 
  • Bir kuşcağız kurt avlıyordu kedi fırsat bulup onu kapıverdi.
  • مرغکی اندر شکار کرم بود  ** گربه فرصت یافت او را در ربود