English    Türkçe    فارسی   

5
822-831

  • Çünkü o aslında uçamaz, öbürü uçucudur.
  • زآنک او از اصل بی‌پرواز بود  ** وآن دگر پرنده و پرواز بود 
  • Peygamber aleyhisselam “üç kişiye acıyın : bir kavmin aşağı bir hale düşen yücesine, yoksullaşan zenginine, cahillere oyuncak olan bilginine” dedi
  • قال النبی علیه‌السلام ارحموا ثلاثا عزیز قوم ذل و غنی قوم افتقر و عالما یلعب به الجهال 
  • Peygamber, canım hakkı için dedi, yoksul düşen zengine,
  • گفت پیغامبر که رحم آرید بر  ** جان من کان غنیا فافتقر 
  • Hor hakir bir hale gelen yüceye, yahut da bilgisizlikle şöhret kazanan Mudar kabilesinin arasına düşmüş saf ve temiz alime acıyın.
  • والذی کان عزیزا فاحتقر  ** او صفیا عالما بین المضر 
  • Peygamber dedi ki: Taş ve dağ bile olsanız bu üç bölük halka merhamet edin. 825
  • گفت پیغامبر که با این سه گروه  ** رحم آرید ار ز سنگید و ز کوه 
  • Çünkü o, başlıkta bulunduktan sonra hor oldu. Öbürü, zenginken yoksul düştü, parasız kaldı.
  • آنک او بعد از رئیسی خوار شد  ** وآن توانگر هم که بی‌دینار شد 
  • Üçüncüsü de, alemde ahmak adamlar arasında belalara uğrayan alimdir.
  • وآن سوم آن عالمی که اندر جهان  ** مبتلی گردد میان ابلهان 
  • Çünkü yücelikten horluğa düşmek, bedenden bir uzvu kesmektir.
  • زانک از عزت به خواری آمدن  ** هم‌چو قطع عضو باشد از بدن 
  • Bedenden ayrılan uzuv, ölür, yeni kesilmiş uzuv bir müddet oynar, oynar ama bu hareket sürüp gitmez.
  • عضو گردد مرده کز تن وا برید  ** نو بریده جنبد اما نی مدید 
  • Geçen yıl Elest kadehinden şarap içen, bu yıl baş ağrısına eza ve cefaya uğrar. 830
  • هر که از جام الست او خورد پار  ** هستش امسال آفت رنج و خمار 
  • Köpek gibi bayağı olan kişide padişahlık hırsı ne gezer.
  • وآنک چون سگ ز اصل کهدانی بود  ** کی مرورا حرص سلطانی بود