English    Türkçe    فارسی   

6
1029-1038

  • Birisini gönderip kölesini getirtti, hakikatten o köle pek güzeldi.
  • پس فرستاد و بیاورد آن همام  ** بود الحق سخت زیبا آن غلام 
  • Bir derece ki o kâfir, hayran oldu, taşa benzeyen yüreği âdeta yerinden oynadı. 1030
  • آنچنان که ماند حیران آن جهود  ** آن دل چون سنگش از جا رفت زود 
  • Surete tapanların hali budur. Taş gibi yürekleri, bir suret gördüler mi mum gibi erir.
  • حالت صورت‌پرستان این بود  ** سنگشان از صورتی مومین بود 
  • Fakat yine dayandı, inat etti, bu hiçbir şey değil, bundan başka daha para vermelisin dedi.
  • باز کرد استیزه و راضی نشد  ** که برین افزون بده بی‌هیچ بد 
  • Ebubekir, o kâfirin, hırsı yatışıncaya, gönlü razı oluncaya kadar da para verip Bilâl’i satın aldı.
  • یک نصاب نقره هم بر وی فزود  ** تا که راضی گشت حرص آن جهود 
  • Bu alışverişte Sıddıyk aldandı sanarak kâfir gülmeye koyuldu
  • خندیدن جهود و پنداشتن کی صدیق مغبونست درین عقد 
  • O taş yürekli kâfir acıklanarak, eğlenerek, alay ederek bir kahkaha attı.
  • قهقهه زد آن جهود سنگ‌دل  ** از سر افسوس و طنز و غش و غل 
  • Sıddıyk dedi ki: Bu kahkaha neden? Herif cevap vereceği yerde büsbütün gülmeye kahkahasını arttırmaya başladı. 1035
  • گفت صدیقش که این خنده چه بود  ** در جواب پرسش او خنده فزود 
  • Dedi ki: Bu kara köleyi almaya bu kadar düşmesen, bu kadar sevdalanmasan,
  • گفت اگر جدت نبودی و غرام  ** در خریداری این اسود غلام 
  • Ben de ısrar etmezdim , bu verdiğin paranın onda biriyle almış olurdun.
  • من ز استیزه نمی‌جوشیدمی  ** خود به عشر اینش بفروشیدمی 
  • Bence o yarım akça bile etmez. Fakat pahasını bağıra çağıra sen arttırdın.
  • کو به نزد من نیرزد نیم دانگ  ** تو گران کردی بهایش را به بانگ