English    Türkçe    فارسی   

6
107-116

  • Onun yıldızlar saçan pırıltısı karşısında şu dünya güneşi, bir yarasaya benzer.
  • آنچنان که لمعه‌ی درپاش اوست  ** شمس دنیا در صفت خفاش اوست 
  • Yedi mavi gök, onun kulluğundadır. Bir çavuşa benzeyen ay, onun derdiyle yanmada, erimededir.
  • هفت چرخ ازرقی در رق اوست  ** پیک ماه اندر تب و در دق اوست 
  • Zühre, bir şey soracak oldu mu ona el atar, Müşteri can nakdini eline alıp huzurunda durur.
  • زهره چنگ مسله در وی زده  ** مشتری با نقد جان پیش آمده 
  • Zühal, onun elini öpme havasındadır ama kendisini bu devlete lâyık görmez. 110
  • در هوای دستبوس او زحل  ** لیک خود را می‌نبیند از محل 
  • Merih onun yüzünden elini ayağını incitmiş, Utarit onun vasfından yüzlerce kalem kırmıştır.
  • دست و پا مریخ چندین خست ازو  ** وآن عطارد صد قلم بشکست ازو 
  • Bütün bu yıldızlar, müneccimle, ey canı bırakıp rengi seçen!
  • با منجم این همه انجم به جنگ  ** کای رها کرده تو جان بگزیده رنگ 
  • Can odur,bizse hep rengiz, sayılar ve yazılarız. Onun düşünce yıldızı, bütün yıldızların canıdır diye savaşmaktadır.
  • جان ویست و ما همه رنگ و رقوم  ** کوکب هر فکر او جان نجوم 
  • Düşünce de nerede? O makam, tamamıyla pâk nurdur. Ey düşüncelere kapılan, bu düşünce lâfı senin için söylenmiştir.
  • فکر کو آنجا همه نورست پاک  ** بهر تست این لفظ فکر ای فکرناک 
  • Her yıldızın yücelerde bir evi vardır ama bizim yıldızımız, hiçbir eve sığmaz. 115
  • هر ستاره خانه دارد در علا  ** هیچ خانه در نگنجد نجم ما 
  • Yeri, yurdu yakan şey, nasıl olur da mekâna sığar? Haddi olmayan nur, nasıl olur da hadde girer?
  • جای سوز اندر مکان کی در رود  ** نور نامحدود را حد کی بود