English    Türkçe    فارسی   

6
1074-1083

  • Akıl peki, ben aslı bilmede de mukallidim, fer’i bilmede de fakat asıl maksat nedir, diye sorarsa de ki: Asıl maksat öyle bir şeydir ki sen onu bilemezsin vesselâm!
  • گر بپرسد عقل چون باشد مرام  ** گو چنانک تو ندانی والسلام 
  • Mustafa aleyhisselâm’ın Allah razı olsun Sıddıyk’a “Ben sana beni de ortak et dememiş miydim ? Neye yalnız aldın? Diye darılması onun da özür getirmesi
  • معاتبه‌ی مصطفی علیه‌السلام با صدیق رضی الله عنه کی ترا وصیت کردم کی به شرکت من بخر تو چرا بهر خود تنها خریدی و عذر او 
  • Peygamber dedi ki: Ey Sıddıyk, sana demedim mi ki bu ihsanda beni de ortak et. 1075
  • گفت ای صدیق آخر گفتمت  ** که مرا انباز کن در مکرمت 
  • Ebubekir, biz dedi, ikimiz de senin kullarınız. Ben, onu senin rızan için azat ettim.
  • گفت ما دو بندگان کوی تو  ** کردمش آزاد من بر روی تو 
  • Sen beni kul et,bana dostum de, de senden hiç azatlık istemem.
  • تو مرا می‌دار بنده و یار غار  ** هیچ آزادی نخواهم زینهار 
  • Benim azatlığım sana kul olmamdır. Sensiz olursam mihnetlere, azaplara uğrarım.
  • که مرا از بندگیت آزادیست  ** بی‌تو بر من محنت و بیدادیست 
  • Ey Allah seçilmişi, bu seçilişinle dünyayı dirilttin. Halkın geri kalanlarını ileri götürdün, hele beni yok mu?
  • ای جهان را زنده کرده ز اصطفا  ** خاص کرده عام را خاصه مرا 
  • Gençliğimde rüya görmüştüm, değirmi güneş, bana selâm vermişti. 1080
  • خوابها می‌دید جانم در شباب  ** که سلامم کرد قرص آفتاب 
  • Beni yerden almış, gökyüzüne çıkarmıştı. Bu yücelişte ona yoldaş olmuştum.
  • از زمینم بر کشید او بر سما  ** همره او گشته بودم ز ارتقا 
  • Bu rüya, olmayacak bir şey, malihulyadan ibaret. Hiç olmayacak şey, benim halime uyar mı, benim vasfım olur mu? demiştim.
  • گفتم این ماخولیا بود و محال  ** هیچ گردد مستحیلی وصف حال 
  • Fakat seni görünce kendimi gördüm. Aferin o güzel aynaya!
  • چون ترا دیدم بدیدم خویش را  ** آفرین آن آینه‌ی خوش کیش را