English    Türkçe    فارسی   

6
1263-1272

  • Hüthüt değilsin ki çavuşluk edesin. Leylek değilsin ki yücelerde yurt tutasın.
  • هم نه‌ای هدهد که پیکیها کنی  ** نه چو لک‌لک که وطن بالا کنی 
  • Ne iştesin sen? Seni ne diye satın alsınlar? Ne kuşusun sen? Seni ne diye yesinler?
  • در چه کاری تو و بهر چت خرند  ** تو چه مرغی و ترا با چه خورند 
  • Bu değer bilmezlerin dükkânından vazgeç, yücel “Allah satın alır” ihsanının dükkânına gel! 1265
  • زین دکان با مکاسان برتر آ  ** تا دکان فضل که الله اشتری 
  • Köhneliğinden kimsenin almadığı o kumaşı o kerem sahibi alır.
  • کاله‌ای که هیچ خلقش ننگرید  ** از خلاقت آن کریم آن را خرید 
  • Onun yanında hiçbir kalp red edilmez; çünkü alış verişten kâr beklemez ki.
  • هیچ قلبی پیش او مردود نیست  ** زانک قصدش از خریدن سود نیست 
  • Kocakarının hikâyesi
  • رجوع به داستان آن کمپیر 
  • O bunak sokağa bir gelin gibi çıkmak istedi; o azgın karı, kaşlarını yoldu.
  • چون عروسی خواست رفتن آن خریف  ** موی ابرو پاک کرد آن مستخیف 
  • Yanağını, yüzünü, ağzını güzelleştirip süslenmek için aynanın önüne oturdu.
  • پیش رو آیینه بگرفت آن عجوز  ** تا بیاراید رخ و رخسار و پوز 
  • 1270.Yüzüne neşeyle birkaç kere allık sürdü; fakat pörsümüş suratını bir türlü boya tutmadı. 1270
  • چند گلگونه بمالید از بطر  ** سفره‌ی رویش نشد پوشیده‌تر 
  • Kuran’ın aşır başlarındaki tezhipleri kesti, pis mundar suratına yapıştırdı.
  • عشرهای مصحف از جا می‌برید  ** می‌بچفسانید بر رو آن پلید 
  • Bu suretle yüzünün buruşuklarını örtmek, güzeller halkasına yüzük taşı olmak istiyordu.
  • تا که سفره‌ی روی او پنهان شود  ** تا نگین حلقه‌ی خوبان شود