English    Türkçe    فارسی   

6
1323-1332

  • Dedi ki: Gönlün ne dilerse onu yap da bedenindeki bu eski dert gitsin.
  • گفت هر چت دل بخواهد آن بکن  ** تا رود از جسمت این رنج کهن 
  • Hatırına ne gelirse yap, geri durma da sabır ve perhiz, sana eziyet vermesin.
  • هرچه خواهد خاطر تو وا مگیر  ** تا نگردد صبر و پرهیزت زحیر 
  • Bil ki sabır ve perhiz, bu hastalığa ziyandır, gönlüne geleni yap. 1325
  • صبر و پرهیز این مرض را دان زیان  ** هرچه خواهد دل در آرش در میان 
  • Hastaya, Allahnın dediği gibi âdeta “Dilediğinizi yapın” dedi.
  • این چنین رنجور را گفت ای عمو  ** حق تعالی اعملوا ما شتم 
  • Hasta âlâ dedi, haydi sen git, hayra karşı. Ben ırmak kıyısına seyre gidiyorum.
  • گفت رو هین خیر بادت جان عم  ** من تماشای لب جو می‌روم 
  • Kendisine sıhhatten bir kapı açılsın, iyileşsin diye gönlünün dilediğince ırmak kıyısında gezinip duruyordu.
  • بر مراد دل همی‌گشت او بر آب  ** تا که صحت را بیابد فتح باب 
  • Su kenarında bir sofi oturmuş, elini yüzünü yıkıyor, temizken bir kat daha temiz oluyordu.
  • بر لب جو صوفیی بنشسته بود  ** دست و رو می‌شست و پاکی می‌فزود 
  • Hasta sofinin kafasını görünce hülyaya kapıldı, içinden bir sille vurmak isteği coştu. 1330
  • او قفااش دید چون تخییلیی  ** کرد او را آرزوی سیلیی 
  • Bulgur aşına tapan sofinin kellesine vurmak için elini kaldırdı.
  • بر قفای صوفی حمزه‌پرست  ** راست می‌کرد از برای صفع دست 
  • Hekim, içinden geçeni yapmazsan o, sana dert olur dedi.
  • کارزو را گر نرانم تا رود  ** آن طبیبم گفت کان علت شود