English    Türkçe    فارسی   

6
1436-1445

  • Kendine gel, bu anadan , onun merhametinden kaç. Babanın sillesi, onun helvasından yeğdir.
  • هین بجه زن مادر و تیبای او  ** سیلی بابا به از حلوای او 
  • Ana nefistir…Baba da cömert akıl. Akla uyan önce daralır ama sonunda yüzlerce genişliğe uğrar.
  • هست مادر نفس و بابا عقل راد  ** اولش تنگی و آخر صد گشاد 
  • Ey akılları ihsan eden Allah, feryada yetiş. Sen bir şey dilemezsen hiç kimse dilemez.
  • ای دهنده‌ی عقلها فریاد رس  ** تا نخواهی تو نخواهد هیچ کس 
  • İstek de sendedir, ihsan da. Biz kimiz ki? Evvel de sensin , âhır da.
  • هم طلب از تست و هم آن نیکوی  ** ما کییم اول توی آخر توی 
  • Hem sen söyle, hem sen dinle, hem sen ol. Biz bunca malımız mülkümüzle yine hiçbir şey değiliz. 1440
  • هم بگو تو هم تو بشنو هم تو باش  ** ما همه لاشیم با چندین تراش 
  • Yarabbi, bize tekliflerde bulundun, lûtfet de secdeye rağbetimizi artır;bize cebir tembelliğini gönderip şevkimizi söndürme.
  • زین حواله رغبت افزا در سجود  ** کاهلی جبر مفرست و خمود 
  • Cebir, kâmillerin kolu, kanadıdır.. Tembellerin bağı, zindanı.
  • جبر باشد پر و بال کاملان  ** جبر هم زندان و بند کاهلان 
  • Bu cebri, Nil suyu gibi bil. Mümine sudur, kâfire kan.
  • هم‌چو آب نیل دان این جبر را  ** آب مومن را و خون مر گبر را 
  • Kanat, doğan kuşlarını padişaha götürür, kuzgunları mezarlığa.
  • بال بازان را سوی سلطان برد  ** بال زاغان را به گورستان برد 
  • Şimdi sen, yokluğu anlatmayı bırak. Çünkü panzehire benzer de zehir sanırsın. 1445
  • باز گرد اکنون تو در شرح عدم  ** که چو پازهرست و پنداریش سم