English    Türkçe    فارسی   

6
1625-1634

  • Peki, her katradaki akıl ve can bile bedene bigâne olan böyle bir deniz, 1625
  • پس چنان بحری که در هر قطر آن  ** از بدن ناشی‌تر آمد عقل و جان 
  • Nasıl olur da sayı ve keyfiyetin daracık sahasına sığar? Aklıkül bile orada bilmeyenler arasına katılmıştır.
  • کی بگنجد در مضیق چند و چون  ** عقل کل آنجاست از لا یعلمون 
  • Akıl, bedene ey cansız şey der, hiç o dönüp varacağın denizden bir koku aldın, bir şey duydun mu?
  • عقل گوید مر جسد را که ای جماد  ** بوی بردی هیچ از آن بحر معاد 
  • Beden der ki: Ben ancak senin bir gölgenim. Gölgeden kim yardım ister ki?
  • جسم گوید من یقین سایه‌ی توم  ** یاری از سایه که جوید جان عم 
  • Akıl da burası der, anlayabilecek kişinin, anlayamayacak kişiden daha âciz olduğu bir yerdir. Öyle bir hayret makamıdır burası ki,
  • عقل گوید کین نه آن حیرت سراست  ** که سزا گستاخ‌تر از ناسزاست 
  • Burada parlak güneş bile bir zerreye kulluk etmede, köle gibi hizmetlerde bulunmaktadır. 1630
  • اندرینجا آفتاب انوری  ** خدمت ذره کند چون چاکری 
  • Aslan burada ceylânın önüne baş kor. Doğan burada çil kuşunun yanında kanat çırpar.
  • شیر این سو پیش آهو سر نهد  ** باز اینجا نزد تیهو پر نهد 
  • Buna inanmıyorsan neden Mustafa yoksullardan dua ister durur du ya?
  • این ترا باور نیاید مصطفی  ** چون ز مسکینان همی‌جوید دعا 
  • Bu, belletme içindi dersen bilgisizlik, nasıl olur da anlatma vesilesi kesilir?
  • گر بگویی از پی تعلیم بود  ** عین تجهیل از چه رو تفهیم بود 
  • O biliyordu ki padişahlara lâyık defineyi, padişah, yıkık yerlere gömer.
  • بلک می‌داند که گنج شاهوار  ** در خرابیها نهد آن شهریار