English    Türkçe    فارسی   

6
1752-1761

  • Rüstem ve Hamza’yla namussuz, aynı ve bir olsaydı bilgi ve hikmet bâtıl olurdu.
  • رستم و حمزه و مخنث یک بدی  ** علم و حکمت باطل و مندک بدی 
  • Bilgi ve hikmet, doğru yolla yolsuzluğu göstermek içindir. Her taraf yoldan ibaret olsaydı hikmet, abes ve boş bir şey olurdu.
  • علم و حکمت بهر راه و بی‌رهیست  ** چون همه ره باشد آن حکمت تهیست 
  • Sense bu acı sulu tabiat dükkânı için iki âleminde yıkılmasını hoş görüyorsun.
  • بهر این دکان طبع شوره‌آب  ** هر دو عالم را روا داری خراب 
  • Ben bilip duruyorum ki sen paksın, ham değilsin. Bu soruşunda aşağılık kişilerin anlaması için. 1755
  • من همی‌دانم که تو پاکی نه خام  ** وین سالت هست از بهر عوام 
  • Devranın cefası ile âlemdeki bütün eziyetler, Allah’dan uzak olmadan ve gafil bulunmadan daha kolaydır.
  • جور دوران و هر آن رنجی که هست  ** سهل‌تر از بعد حق و غفلتست 
  • Çünkü bunlar hep geçer de onlar geçmez. Devlet, ona derler ki insanın canı uyanık olsun!
  • زآنک اینها بگذرند آن نگذرد  ** دولت آن دارد که جان آگه برد 
  • Zahmete sabretmek ,sevgilinin ayrılığına sabretmetken kolaydır.
  • حکایت در تقریر آنک صبر در رنج کار سهل‌تر از صبر در فراق یار بود 
  • Kadının biri kocasına dedi ki: Ey adamlığı bir adımda aşan!
  • آن یکی زن شوی خود را گفت هی  ** ای مروت را به یک ره کرده طی 
  • Bana hiç bakmıyorsun, neden? Ne vaktedek bu horlukta kalacağım?
  • هیچ تیمارم نمی‌داری چرا  ** تا بکی باشم درین خواری چرا 
  • Kocası dedi ki: Boğazına bakıyorum, çıplağım ama elim ayağım var, çalışıp çabalıyorum. 1760
  • گفت شو من نفقه چاره می‌کنم  ** گرچه عورم دست و پایی می‌زنم 
  • Güzelim, ere kadının boğazına ve elbisesine bakmak farzdır. Ben ikisine de bakıyorum. Bu hususlarda eksiğin, gediğin yok.
  • نفقه و کسوه‌ست واجب ای صنم  ** از منت این هر دو هست و نیست کم