English    Türkçe    فارسی   

6
1797-1806

  • Onlar yokluktan var olalı nice neşeler gördüler, nice gamlar tattılar.
  • جزو جزوت تا برستست از عدم  ** چند شادی دیده‌اند و چند غم 
  • Çünkü hiçbir cüzi lezzetsiz bitmez. Istıraplarla zayıflar, kuru kalır.
  • زانک بی‌لذت نروید هیچ جزو  ** بلک لاغر گردد از هی پیچ جزو 
  • Halbuki senin cüzün kaldı da o iyilik, o nimet, aklından gitti. Daha doğrusu gitmedi,beş duygunla yedi endamından gizlendi.
  • جزو ماند و آن خوشی از یاد رفت  ** بل نرفت آن خفیه شد از پنج و هفت 
  • Yaz gibi hani. Yazın pamuk biter de o kalır, fakat yaz hatırlanmaz olur. 1800
  • هم‌چو تابستان که از وی پنبه‌زاد  ** ماند پنبه رفت تابستان ز یاد 
  • Yahut da buz gibi. Kışın olur da kış gizlenir, buz bize kalır.
  • یا مثال یخ که زاید از شتا  ** شد شتا پنهان و آن یخ پیش ما 
  • Bu o güçlükten bir armağandır. Kışın da yazın armağanları şu meyvelerdir.
  • هست آن یخ زان صعوبت یادگار  ** یادگار صیف در دی این ثمار 
  • Ey yiğit bunun gibi senin her cüzün de bedeninde Allahnın bir nimetini söylemededir.
  • هم‌چنان هر جزو جزوت ای فتی  ** در تنت افسانه گوی نعمتی 
  • Şu kadın gibi yirmi oğlu vardı da her oğlu, bir güzel halini anlatmadadır.
  • چون زنی که بیست فرزندش بود  ** هر یکی حاکی حال خوش بود 
  • Sarhoşluk ve oynaşma olmadıkça gebe kalınmaz. Bahar olmayınca bahçelerde bir şey doğar mı? 1805
  • حمل نبود بی ز مستی و ز لاغ  ** بی بهاری کی شود زاینده باغ 
  • Gebelerle kucaklarındaki çocuklar, baharın o kadınların aşkına delâlet eder.
  • حاملان و بچگانشان بر کنار  ** شد دلیل عشق‌بازی با بهار