English    Türkçe    فارسی   

6
1929-1938

  • Koruyucu Allah, nasıl olur da birisinin, abes yere bir şey aşırmasına müsaade eder?
  • کی گذارد حافظ اندر اکتناف  ** که کسی چیزی رباید از گزاف 
  • Ova, baştanbaşa altınla, para ile dolu olsa hiç kimse, Allahnın izni olmadıkça bir arpa bile alamaz. 1930
  • گر بیابان پر شود زر و نقود  ** بی رضای حق جوی نتوان ربود 
  • Tutulmadan, kekelemeden yüzlerce kitap okusan Allah taktir etmediyse aklında hiçbir şey kalmaz.
  • ور بخوانی صد صحف بی سکته‌ای  ** بی قدر یادت نماند نکته‌ای 
  • Fakat Allah’ya kulluk edersen bir kitap bile okumadan yeninden, yakandan duyulmadık bilgiler bulursun.
  • ور کنی خدمت نخوانی یک کتاب  ** علمهای نادره یابی ز جیب 
  • Musa’nın avucu, koynundan ziyalandı, nurlar saçtı; nuru, gökyüzündeki aydan da üstündü.
  • شد ز جیب آن کف موسی ضو فشان  ** کان فزون آمد ز ماه آسمان 
  • Bu heybetli gökyüzünden dilediğin, ey Musa, koynundan baş gösterdi.
  • کانک می‌جستی ز چرخ با نهیب  ** سر بر آوردستت ای موسی ز جیب 
  • Bil ki yüce gökler, insanın anladığı şeylerin aksidir; gökler, o akisten ibarettir. 1935
  • تا بدانی که آسمانهای سمی  ** هست عکس مدرکات آدمی 
  • Yüce ulu Allah’nın eli, iki âlemden de önce aklı yaratmadı mı?
  • نی که اول دست برد آن مجید  ** از دو عالم پیشتر عقل آفرید 
  • Bu söz, hem apaçıktır, hem de pek gizli. Çünkü sinek, ankaya mahrem olamaz.
  • این سخن پیدا و پنهانست بس  ** که نباشد محرم عنقا مگس 
  • Oğul, yine hikâyeye dön de defineyle o yoksulun kıssasını tamamla.
  • باز سوی قصه باز آ ای پسر  ** قصه‌ی گنج و فقیر آور به سر 
  • Yoksul ve definenin bulunduğu yer
  • تمامی قصه‌ی آن فقیر و نشان جای آن گنج