English    Türkçe    فارسی   

6
2043-2052

  • Nuh kavminin cefası ile Nuh’un sabrı, Nuh’a ruh cilâsı oldu.
  • جور کفر نوحیان و صبر نوح  ** نوح را شد صیقل مرآت روح 
  • Allah,sırrını kutlasın Şeyh Hasan-ı Harkani’ye ait hikâye
  • حکایت مرید شیخ حسن خرقانی قدس الله سره 
  • Bir derviş, Ebül-Huseyn-i Harkan’ın şöhretini duyup Talkan şehrinden yola çıkmıştı.
  • رفت درویشی ز شهر طالقان  ** بهر صیت بوالحسین خارقان 
  • Dağlar aştı, uzun ovalar geçti. Şeyh’i görmek için özü doğru olarak, Allahya yalvarıp yakararak bunca yol aldı. 2045
  • کوهها ببرید و وادی دراز  ** بهر دید شیخ با صدق و نیاز 
  • Yolda gördüğü cefalar, çektiği eziyetler, anlatılmaya değer ama ben kısa kesiyorum.
  • آنچ در ره دید از رنج و ستم  ** گرچه در خوردست کوته می‌کنم 
  • O genç, yolu bitirip maksadına ulaştı. O padişahın evini sordu.
  • چون به مقصد آمد از ره آن جوان  ** خانه‌ی آن شاه را جست او نشان 
  • Öğrenip kapısına geldi, yüzlerce saygıyla kapı halkasını vurdu. Şeyhin karısı, kapıdan başını çıkardı.
  • چون به صد حرمت بزد حلقه‌ی درش  ** زن برون کرد از در خانه سرش 
  • Ey kerem sahibi, ne istiyorsun? dedi. Derviş, ziyaret için geldim deyince.
  • که چه می‌خواهی بگو ای ذوالکرم  ** ژگفت بر قصد زیارت آمدم 
  • Kadın kahkahayla gülüp dedi ki: Sakalına bak yahu. Hele şu yolculuğa, şu uğradığın derde bak. 2050
  • خنده‌ای زد زن که خه‌خه ریش بین  ** این سفرگیری و این تشویش بین 
  • Yerinde, yurdunda işin yok muydu da beyhude yere yollara düştün?
  • خود ترا کاری نبود آن جایگاه  ** که به بیهوده کنی این عزم راه 
  • Bir ahmağı görmek hevesine mi düştün, yoksa yurdundan mı usandın?
  • اشتهای گول‌گردی آمدت  ** یا ملولی وطن غالب شدت