English    Türkçe    فارسی   

6
2094-2103

  • Bu günümüzün de padişahıdır, yarınımızın da. Deri, daima lâtif içe kuldur.
  • شاه امروزینه و فردای ماست  ** پوست بنده‌ی مغز نغزش دایماست 
  • Şeyh “Ben Allahyım” dedi ama ileri gitti, bütün körlerin boğazını sıktı. 2095
  • چون انا الحق گفت شیخ و پیش برد  ** پس گلوی جمله کوران را فشرد 
  • Kulun varlığı, Allah varlığında yok olunca ne kalır? Bir düşün a çıfıt!
  • چون انای بنده لا شد از وجود  ** پس چه ماند تو بیندیش ای جحود 
  • Gözün varsa aç da bak. Lâ dedikten sonra artık ne kalır?
  • گر ترا چشمیست بگشا در نگر  ** بعد لا آخر چه می‌ماند دگر 
  • O göğe, aya tüküren dudağın, boğazın, ağzın kesilseydi keşke!
  • ای بریده آن لب و حلق و دهان  ** که کند تف سوی مه یا آسمان 
  • Şüphe yok ki o tükürük, göğe çıkmaz, döner, senin suratına gelir.
  • تف برویش باز گردد بی شکی  ** تف سوی گردون نیابد مسلکی 
  • “Ebuleheb’in ruhuna kıyamete kadar “Elleri kurusun” bedduası geldiği gibi o tükürük de kıyamete kadar Allah’dan, senin suratına gelir. 2100
  • تا قیامت تف برو بارد ز رب  ** هم‌چو تبت بر روان بولهب 
  • Davulu var, bayrağı var, ülkesi var. Böyle bir padişaha hazır sofraya oturur diyen köpektir.
  • طبل و رایت هست ملک شهریار  ** سگ کسی که خواند او را طبل‌خوار 
  • Gökler, onun ayına kuldur. Doğu da ondan ekmek dilemektedir, batı da.
  • آسمانها بنده‌ی ماه وی‌اند  ** شرق و مغرب جمله نانخواه وی‌اند 
  • Fermanında “Sen olmasaydın gökleri yaratmazdım” hadîsi yazılı olan zat, bir zattır ki herkes, onun nimetlerine, onun rızk taksimine muhtaçtır.
  • زانک لولاکست بر توقیع او  ** جمله در انعام و در توزیع او