English    Türkçe    فارسی   

6
2290-2299

  • Tencereden bir lokma bile yemedim. Yalnız avucum siyahlandı, ağzım yandı. 2290
  • من ز دیگی لقمه‌ای نندوختم  ** کف سیه کردم دهان را سوختم 
  • Bunu iyice bilmiyorum, bari bu düğümü bağlayana müracaat ederek çözeyim demedim.
  • خود نگفتم چون درین ناموقنم  ** زان گره‌زن این گره را حل کنم 
  • Tanrı’nın sözünü de Tanrı sözü ile tefsire kalkış. Kendine gel de zannına uyup hezeyan etme a pek yüzlü!
  • قول حق را هم ز حق تفسیر جو  ** هین مگو ژاژ از گمان ای سخت‌رو 
  • Düğümü kim bağladıysa o çözer. Bu nükteleri, bu sırları, yine söyleyen açar.
  • آن گره کو زد همو بگشایدش  ** مهره کو انداخت او بربایدش 
  • Sana o çeşit söz, kolay anlaşılır gibi gelir ama Tanrı remizleri kolay anlaşılır mı hiç?
  • گرچه آسانت نمود آن سان سخن  ** کی بود آسان رموز من لدن 
  • Adam yarabbi dedi, bu işten tövbe ettim. Kapıyı sen kapadın, yine sen aç! 2295
  • گفت یا رب توبه کردم زین شتاب  ** چون تو در بستی تو کن هم فتح باب 
  • Duada da bir hünerim yokmuş, yine başımı hırkaya çekiyor, sana yalvarıyorum.
  • بر سر خرقه شدن بار دگر  ** در دعا کردن بدم هم بی‌هنر 
  • Hüner nerede, ben neredeyim, doğru bir gönül nerede? Bunların hepside senin aksin, hepsi de sensin.
  • کو هنر کو من کجا دل مستوی  ** این همه عکس توست و خود توی 
  • Her gece rüyada bir tedbire girişmede, bir fikre düşmedeyim. Suda gark olan gemiye döndüm.
  • هر شبی تدبیر و فرهنگم به خواب  ** هم‌چو کشتی غرقه می‌گردد ز آب 
  • Ne ben kalıyorum, ne hünerim kalıyor. Beden de bir leş gibi bihaber olarak bir tarafa düşüyor.
  • خود نه من می‌مانم و نه آن هنر  ** تن چو مرداری فتاده بی‌خبر