English    Türkçe    فارسی   

6
2418-2427

  • Bir zaman virtlerine yüz tutup Tanrı’dan lûtuf ve ihsan dilediler.
  • یک زمانی هر کسی آورد رو  ** سوی ورد خویش از حق فضل‌جو 
  • Müminde ulu padişaha yüz tutar, Hıristiyan da Yahudi de; Mecusi de.
  • مومن و ترسا جهود و گبر و مغ  ** جمله را رو سوی آن سلطان الغ 
  • Hattâ taş, toprak, dağ ve suyun bile Tanrı’ya gizli bir duası, ilticası vardır. 2420
  • بلک سنگ و خاک و کوه و آب را  ** هست واگشت نهانی با خدا 
  • Bu sözün sonu gelmez. Her üç dostta ibadetlerini bitirdikten sonra dostçasına birbirlerine yüz çevirdiler.
  • این سخن پایان ندارد هر سه یار  ** رو به هم کردند آن دم یاروار 
  • Biri dedi ki: Her birimiz gördüğü rüyayı anlatsın.
  • آن یکی گفتا که هر یک خواب خویش  ** آنچ دید او دوش گو آور به پیش 
  • Kimin rüyası daha güzelse bu helvayı o yesin, üstün olan alt olanın payını alsın.
  • هرکه خوابش بهتر این را او خورد  ** قسم هر مفضول را افضل برد 
  • Aklı en üstün olanın yemesi herkesin yemesi demektir.
  • آنک اندر عقل بالاتر رود  ** خوردن او خوردن جمله بود 
  • Onun nurlarla dolu olan canı üstün gelmiştir, arda kalanların derdine o deva eder. 2425
  • فوق آمد جان پر انوار او  ** باقیان را بس بود تیمار او 
  • Akıllılar, ebediliğe ulaşmışlardır. Şu halde onların vücudu ile bu âlemde mâna bakımından bâkidir.
  • عاقلان را چون بقا آمد ابد  ** پس به معنی این جهان باقی بود 
  • Bunu üzerine önce Yahudi gördüğünü söyledi, geceleyin ruhu nerelerde gezdiyse anlattı.
  • پس جهود آورد آنچ دیده بود  ** تا کجا شب روح او گردیده بود