English    Türkçe    فارسی   

6
2457-2466

  • Bir deve, bir öküz ve bir koç, yolda giderlerken bir bağ ot buldular.
  • اشتر و گاو و قجی در پیش راه  ** یافتند اندر روش بندی گیاه 
  • Koç dedi ki: Bunu paylaşırsak hiç birimiz doymayacağız.
  • گفت قج بخش ار کنیم این را یقین  ** هیچ کس از ما نگردد سیر ازین 
  • Fakat kimin ömrü daha artıksa bu otu o yesin.
  • لیک عمر هرکه باشد بیشتر  ** این علف اوراست اولی گو بخور 
  • Yaşlılara hürmet Mustafa’nın sünnetlerindendir çünkü. 2460
  • که اکابر را مقدم داشتن  ** آمدست از مصطفی اندر سنن 
  • Aşağılık kişilerin hükmettiği bu devirde ise halk, yaşlıları iki yerde öne geçirirler.
  • گرچه پیران را درین دور لام  ** در دو موضع پیش می‌دارند عام 
  • Ya ateş gibi sıcak yemeğe buyur derler, yahut bakımsızlıktan yıkılacak dereceye gelen köprüde ileri sürerler.
  • یا در آن لوتی که آن سوزان بود  ** یا بر آن پل کز خلل ویران بود 
  • Aşağılık kişiler kötü bir maksatları olmadıkça bir şeyhi, bir büyüğü, bir kılavuzu ağırlamazlar.
  • خدمت شیخی بزرگی قایدی  ** عام نارد بی‌قرینه‌ی فاسدی 
  • Onların hayırları budur, artık kötülüklerini var sen kıyas et.
  • خیرشان اینست چه بود شرشان  ** قبحشان را باز دان از فرشان 
  • Örnek
  • مثل 
  • Bir padişah camiye gidiyordu. Yaverleri, sopalı memurları, halkı dövmedeydi. 2465
  • سوی جامع می‌شد آن یک شهریار  ** خلق را می‌زد نقیب و چوبدار 
  • Sopalı damlar, birinin başını yarıyor, öbürünün gömleğini yırtıyor, padişaha yol açıyorlardı.
  • آن یکی را سر شکستی چوب‌زن  ** و آن دگر را بر دریدی پیرهن