English    Türkçe    فارسی   

6
2486-2495

  • Müslüman, bunu üzerine dedi ki: Dostlar, sultanım Mustafa zuhur etti.
  • پس مسلمان گفت ای یاران من  ** پیشم آمد مصطفی سلطان من 
  • Bana dedi ki: Onların birisi Tur’a gitti, Tanrı Kelim’ine arkadaş oldu, aşk tavlası oynamaya girişti.
  • پس مرا گفت آن یکی بر طور تاخت  ** با کلیم حق و نرد عشق باخت 
  • Öbürünü de sahip kıran İsa aldı, dördüncü kat göğe çıkardı.
  • وان دگر را عیسی صاحب‌قران  ** برد بر اوج چهارم آسمان 
  • Kalk a arda kalmış zarar görmüş adam! Bari o helva ile yahniyi sen ye.
  • خیز ای پس مانده‌ی دیده ضرر  ** باری آن حلوا و یخنی را بخور 
  • O hünerli, sanatlı kişiler, koştular; devlet ve mevki mektubunu okudular. 2490
  • آن هنرمندان پر فن راندند  ** نامه‌ی اقبال و منصب خواندند 
  • O iki faziletli er, lûtuf ve ihsanlar buldular, meleklere karıştılar.
  • آن دو فاضل فضل خود در یافتند  ** با ملایک از هنر در بافتند 
  • Ey arda kalmış sâf ve bön! Kalk, sıçra da helva kâsesinin başına otur!
  • ای سلیم گول واپس مانده هین  ** بر جه و بر کاسه‌ی حلوا نشین 
  • Bu sözü duyunca Hıristiyan’la Yahudi a haris dediler, yoksa helvayı yedin mi?
  • پس بگفتندش که آنگه تو حریص  ** ای عجیب خوردی ز حلوا و خبیص 
  • Müslüman, “O emrine itaat edilen padişah, emredince ben kimim ki buyruğuna uymayayım?
  • گفت چون فرمود آن شاه مطاع  ** من کی بودم تا کنم زان امتناع 
  • Sen Yahudi’sin Musa’nın emrinden baş çekebilir misin? Seni iyi ve kötü bir şeye koşsa emrinden nasıl olur da dışarı çıkabilirsin? 2495
  • تو جهود از امر موسی سر کشی  ** گر بخواند در خوشی یا ناخوشی