English    Türkçe    فارسی   

6
3044-3053

  • Topluluk, suret bakımından olursa beyhudedir. Kendine gel de Tanrı’dan mâna topluluğu iste.
  • هست جمعیت به صورتها فشار  ** جمع معنی خواه هین از کردگار 
  • Topluluk, bedenlerin çokluğundan meydana gelmez. Cismi de isim gibi yel üstünde durur bir şey bil! 3045
  • نیست جمعیت ز بسیاری جسم  ** جسم را بر باد قایم دان چو اسم 
  • Farelerin yüreklerinde topluluk kudreti olsaydı kızarlar, gayrete gelirlerdi de birkaç tanesi bir araya gelir;
  • در دل موش ار بدی جمعیتی  ** جمع گشتی چند موش از حمیتی 
  • Fedai gibi aman vermeden kediye saldırırdı.
  • بر زدندی چون فدایی حمله‌ای  ** خویش را بر گربه‌ی بی‌مهله‌ای 
  • Bir tanesi gözünü ısırır, oyar, öbürü kulağını dişleyip yırtar,
  • آن یکی چشمش بکندی از ضراب  ** وان دگر گوشش دریدی هم به ناب 
  • Bir başkası yanını delerdi. Kedi bu topluluktan kurtulamazdı.
  • وان دگر سوراخ کردی پهلوش  ** از جماعت گم شدی بیرون شوش 
  • Fakat farede topluluk için yürek yoktur. Kedinin sesini duydu mu aklı başından gider. 3050
  • لیک جمعیت ندارد جان موش  ** بجهد از جانش به بانگ گربه هوش 
  • Hilebaz kedinin önünde kuruyup kalır. İsterse farenin sayısı yüz bin olsun ne çıkar?
  • خشک گردد موش زان گربه‌ی عیار  ** گر بود اعداد موشان صد هزار 
  • Koyun sürüsü çok olmuş kasaba ne gam? Akıl çokluğu uykuyu def edebilir mi?
  • از رمه‌ی انبه چه غم قصاب را  ** انبهی هش چه بندد خواب را 
  • Mülkün sahibi Tanrı’dır. Topluluğu o verir, bu yüreği o ihsan ederde aslan, yaban sığırı sürüsüne atılır.
  • مالک الملک است جمعیت دهد  ** شیر را تا بر گله‌ی گوران جهد