English    Türkçe    فارسی   

6
3046-3055

  • Farelerin yüreklerinde topluluk kudreti olsaydı kızarlar, gayrete gelirlerdi de birkaç tanesi bir araya gelir;
  • در دل موش ار بدی جمعیتی  ** جمع گشتی چند موش از حمیتی 
  • Fedai gibi aman vermeden kediye saldırırdı.
  • بر زدندی چون فدایی حمله‌ای  ** خویش را بر گربه‌ی بی‌مهله‌ای 
  • Bir tanesi gözünü ısırır, oyar, öbürü kulağını dişleyip yırtar,
  • آن یکی چشمش بکندی از ضراب  ** وان دگر گوشش دریدی هم به ناب 
  • Bir başkası yanını delerdi. Kedi bu topluluktan kurtulamazdı.
  • وان دگر سوراخ کردی پهلوش  ** از جماعت گم شدی بیرون شوش 
  • Fakat farede topluluk için yürek yoktur. Kedinin sesini duydu mu aklı başından gider. 3050
  • لیک جمعیت ندارد جان موش  ** بجهد از جانش به بانگ گربه هوش 
  • Hilebaz kedinin önünde kuruyup kalır. İsterse farenin sayısı yüz bin olsun ne çıkar?
  • خشک گردد موش زان گربه‌ی عیار  ** گر بود اعداد موشان صد هزار 
  • Koyun sürüsü çok olmuş kasaba ne gam? Akıl çokluğu uykuyu def edebilir mi?
  • از رمه‌ی انبه چه غم قصاب را  ** انبهی هش چه بندد خواب را 
  • Mülkün sahibi Tanrı’dır. Topluluğu o verir, bu yüreği o ihsan ederde aslan, yaban sığırı sürüsüne atılır.
  • مالک الملک است جمعیت دهد  ** شیر را تا بر گله‌ی گوران جهد 
  • On çatallı boynuzları olan yüz binlerce yiğit geyik aslanın saldırışına karşı, âdeta yok olur.
  • صد هزاران گور ده‌شاخ و دلیر  ** چون عدم باشند پیش صول شیر 
  • Mülkün sahibi O’dur. Bir Yusuf’a güzellik saltanatını verir de onu ak buluttan yağan lâtif yağmura döndürür. 3055
  • مالک الملک است بدهد ملک حسن  ** یوسفی را تا بود چون ماء مزن