English    Türkçe    فارسی   

6
3094-3103

  • O tarafa penceresi bulunan ev, Yusuf’un geçişişinden ululanır, şeref bulurdu.
  • خانه‌ای را کش دریچه‌ست آن طرف  ** دارد از سیران آن یوسف شرف 
  • Hadi Yusuf’un geçeceği tarafa bir pencere aç da oraya otur, seyrine bak! 3095
  • هین دریچه سوی یوسف باز کن  ** وز شکافش فرجه‌ای آغاز کن 
  • Âşık olmak, o yana bir pencere açmaktır. Çünkü gönül, dostun cemali ile aydınlanır.
  • عشق‌ورزی آن دریچه کردنست  ** کز جمال دوست سینه روشنست 
  • Şu halde daima sevgilinin yüzüne bak. Babacığım, dinle, bu senin elindedir.
  • پس هماره روی معشوقه نگر  ** این به دست تست بشنو ای پدر 
  • Gönüllere girmeye yol bul, başkalarını düşünmeyi bırak.
  • راه کن در اندرونها خویش را  ** دور کن ادراک غیراندیش را 
  • Kimya elinde, deriyi bununla tedavi et de bu sıfatla düşmanları kendine dost edin!
  • کیمیا داری دوای پوست کن  ** دشمنان را زین صناعت دوست کن 
  • Güzelleştin mi o güzele ulaşırsın da o, ruhu kimsesizlikten kurtarır. 3100
  • چون شدی زیبا بدان زیبا رسی  ** که رهاند روح را از بی‌کسی 
  • Onun rutubeti can bahçelerini besler, yetiştirir. Soluğu gamdan ölmüş kişiyi diriltir.
  • پرورش مر باغ جانها را نمش  ** زنده کرده مرده‌ی غم را دمش 
  • Yalnız aşağılık cihan saltanatını vermez, yüz binlerce çeşit çeşit saltanatlar bağışlar.
  • نه همه ملک جهان دون دهد  ** صد هزاران ملک گوناگون دهد 
  • Tanrı, Yusuf’a güzellik saltanatını bağışlamakla beraber bir de ders vermeden, meşk etmeden rüya yorma saltanatını bağışlamıştı.
  • بر سر ملک جمالش داد حق  ** ملکت تعبیر بی‌درس و سبق